rosemary
Üye
Jan Steen'in Kısa Biyografisi
Jan Steen, 17. yüzyıl Hollandalı ressamıdır ve Barok dönemi sanatının en ilginç ve eğlenceli örneklerinden biridir. Kendine özgü tarzı ve canlı renkleriyle bilinir.
Steen, Hollanda'nın Leiden kentinde doğdu ve sanat eğitimini burada aldı. Çoğunlukla tablolarında günlük hayattan sahneleri resmederdi ve bu sahnelerde sıklıkla içki, yemek ve müzik konuları ele alınırdı. Ayrıca Steen'in resimlerinde, canlı renkler, karanlık ve ışık kontrastları, göz alıcı kostümler ve detaylarla dolu sahneler görülür.
Steen'in eserlerinin bir özelliği, resimlerindeki detayların arasında saklanmış hikayelerdir. Bu hikayeler, özellikle Hollanda'nın özgür ve zengin kültüründe yansıtılır ve sıklıkla kahkaha ve neşeyle karışık bir eleştiri getirir. Bunun yanı sıra, Steen'in eserleri sıklıkla günümüzde dekoratif resim olarak kullanılır.
Ressamın resimleri, zamanının Hollanda toplumunun sosyal yaşamına dair ayrıntılı bir tasvir sunar. Özellikle, onun taverna sahnelerinde, resimlerindeki karakterlerin yüz ifadeleri ve hareketleri, o dönemdeki Hollanda toplumunun gündelik hayatını yansıtır. Bu resimlerdeki detaylar, Steen'in çözümleyici ve dikkatli bakış açısının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Çizimlerindeki mizahi ve dramatik anlatımıyla kendine özgü bir tarz yarattı. Steen'in eserleri, özellikle resimlerindeki hikayelerin arasındaki detaylar ve karakterlerin hareketleriyle, çağdaş Hollanda toplumunun gündelik yaşamının özgün bir tasvirini sunar.
Steen başlangıçta Jan van Goyen’in izinden giderek yaptığı manzara resimleriyle tanınmaya başladı. Daha sonra Pieter de Hooch’un Hollanda toplumunun orta sınıflarının yaşam biçimini konu alan resimlerini taklit etti. 1660 sonrasının yapıtlarında Frans Hals’ın gerçekçiliği (realizm) ile Jacob Jordaens’in ustalığını bütünleştirmeye yöneldi. Olgunluk döneminin ürünlerinde ise büyük bir oranda, işletmekte olduğu meyhanedeki eğlence sahnelerinden esinlendi. Bunlara ek olarak çeşitli pembe tonları, pastel maviler, limon sarıları ve griler resimlerine, çağdaşlarında görülmeyen bir canlılık kazandırır. Öte yandan figüre öncelik tanıyan anlayışına karşın, çeşitli konularda natürmort öğelerini özellikle vurgulamıştır. Biçimsel dili, açık-koyu değerleri ile ışık arasındaki dengeli ilişki üstüne kurulmuştur. Özellikle silüetleri, el, kol hareketlerini ve yüz anlatımlarını vurgulamak için ışığı kullanmıştır.
Bazı Eserleri
Aziz Nicholas Yortusu, 1665, tuval üzerine yağlı boya ile çizilmiştir ve ebadı 82 x 70,5 cm'dir. Hollanda'da Aziz Nikolas Yortusu olarak kutlanan 6 Aralık gecesinde, evlerindeki bir aile resmedilmiştir. Tablonun asıl odak noktası ailenin en küçük kız çocuğudur. En sevilen çocuk gibi gözüken bu kız, altın rengi bukleleri ve altın rengi elbisesiyle betimlenmiştir. Bütün sene boyunca uslu olmasının karşılığı olarak Aziz Nikolas onu, ayakkabısının içine bıraktığı bir oyuncak bebek ve kovasındaki diğer hediyelerle ödüllendirmiştir. Gülmekte olan ve hediyelerinin mutluluğunun tadını çıkartan küçük kızın sağ arkasında dikilen ve küçük kızın hediyelerine bakarak ağlayan bir ağabey görülür. Buradan ağabeyin yaramazlık ettiği, arkasındaki ablasının elinde duran ayakkabısının içinin boş olmasından anlaşılır. Yani Aziz Nikolas ona hediye getirmemiştir. Çünkü arka planda, duvar örtülerinin arasındaki büyük annesi, belki de örtülerin ardına gizlediği bir hediyeyi vermek için, çocuğa işaret etmektedir. Anne, küçük kızı hediyelerini göstermeye ikna etmeye çalışırken, resmin merkezinde oturmakta olan baba, kendi çocukluğunda aynı gecede yaşadıklarını düşünür gibidir. Tablonun sağ ucunda, kucağındaki bebeğe bacayı gösteren bir çocuk vardır. Onun önünde ise, Aziz Nikolas'ın bacadan eve nasıl inmiş olduğunu hayretle düşünen daha küçük bir başka çocuk dikilmektedir.
The Family Concert (Aile Konseri), 1666, Bu iyi döşenmiş iç mekan ve kadınların erkeklerle birlikte şarkı söyleyip, enstrüman çalarak eğlenmesi aslında birbirlerine kur yapmaları için zemin hazırlıyor. Ön plandaki çocuk, yetişkinleri taklit ederek, pipoyla çello tıngırdatıyor ve telini kırıyor; bu, dizginsiz ve bilinçsiz tutkunun tehlikelerine çok ince bir gönderme.
The Effects of Intemperance (Ölçüsüzlüğün Etkileri), Hollandalı sanatçı Jan Steen'in 1663-1665 yılları arasında yaptığı panel üzeri yağlıboya tablodur. Eser, Steen'in sürekli açıkça değindiği bir konuyu yani aşırı içki içmenin talihsiz sonuçlarını tasvir ediyor. Kendisi de bir meyhanenin bekçisi olarak bu tür sorunları çok iyi biliyor, gözlemliyordu ve bu sorunu kaygısız bir şekilde resmetmeyi seçti. Solda görüldüğü üzere eş ve anne sarhoş bir şekilde uykuya dalmış ve ailenin geri kalanı bu durumdan yararlanarak yaramazlık yapmaya başlamışlardır. Öndeki kadın figürü papağana şarap içirmeye çalışırken, arkasındaki iki kadın da kediye yemek veriyor. Arkada belli belirsiz fark ettiğimiz küçük çocuk ise bu durumdan faydalanıp annesinin çantasından bir şey çalmaya çalışıyor. Uyuyan kadının arkasındaki kişi de domuza gül yediriyor. Steen kelime oyunlarını ve görsel şakaları da eserlerine yansıtmayı severdi. Örneğin domuza yedirilen güller eski bir Hollanda atasözünün yankısıdır. Bizim "domuzun önüne inci atmak" atasözümüzün eşdeğeridir. Bu eser, ressamın en bilinen resimlerinden biridir ve ahlaki bir mesajla desteklenen tipik bir kaos ve düzensizlik sahnesidir. Ekli dosyalar
-
7BF14CCB-243D-4C9F-BB95-0E6FEC6F05EF.jpeg -
BAB831D8-BD0D-4FC5-AEDB-9776871BCAD7.jpeg