Kaworu Nagisa
Karga
Abaris
Abaris, öten kuğular ülkesi, yani Altay Dağı’nın kuzeyindeki bozkırlardan uçan altın bir ok ile Yunanistan’a (Hellas) inmiş bilge bir kahindir. Kimi kaynaklara göre Kafkaslardan (Caucasus) gelmiştir. Seuthes’in oğludur. Şifacı veya hekimdir. Birçok hastalığı iyileştirir veya birçok hastalıktan korur. Yunan mitolojisinde Apollon’un kahin rahibi olduğu söylenir. Hatta ona kahinliği Apollon öğretmiştir. İskitli (Scythian) bu kahin rahip, ALTIN bir oka binerek (veya oku başında taşıyarak) dünyayı dolaşmış ve şifa dağıtmıştır. Hyperborean, yani Kuzey dağlarının ötesinde ebedi ışık ve bereket ülkesinde yaşadığı düşünülen bir kişi olma niteliği taşıyan Abaris’i Heredot’un (Heredotus) Dördüncü Kitap’ından (IV, 36) bir öykü olarak öğreniyoruz: Abaris’in Oku. Abaris, Tanrı’dan aldığı ilhamla kehanetlerde bulunur. Yunanistan’a gelir ve Apollon’un himayesinde bütün Yunanistan’ı dolaşarak kehanetlerde bulunur. Apollon’un hediyesi olan altın okuyla hiçbir şey yiyip içmeden uçarak dolaşır. Bu bağlamda istediği yere konumlanabilen (bir nevi ışınlanabilen) Abaris’in bir bilgi taşıyıcısı (information transporter) olduğu söylenebilir. Pelops’un kemikleriyle Truva’yı koruyan Tanrıça Pallas’ın heykelini inşa etmiştir. Bazı yazarlar onu M.Ö. 500’lü yıllarda yaşadığı düşünülen İyonyalı filozof Pisagor’un (Pythagoras) öğrencisi veya arkadaşı olarak betimlemişlerdir. Bazıları onun Karun (Croesus) zamanında yaşadığını söylemiştir.
Abaris’le ilgili birçok değişik hikaye anlatıldığı, bunlardan birinin ise mağara hikayesi olduğu belirtilmektedir. Abaris, bir mağaraya girer ve orada uyuyup kalır. 57 yıl o mağarada uyur. Bundan dolayı, uyandığında her şey değişmiştir. Nerenin neresi olduğunu güç bela çözebilir. Kendine geldikçe ruhunun bedeninden ayrıldığını fark eder. Bu süreçte kehanet gibi birçok yetenek kazanmıştır. Salvarte’nin (1847) aktardığı bu hikaye bütün yönleriyle olmasa bile bir yönüyle Yedi Uyurlar (Ashab-ı Kehf) anlatısına benzemektedir.
Abaris, öten kuğular ülkesi, yani Altay Dağı’nın kuzeyindeki bozkırlardan uçan altın bir ok ile Yunanistan’a (Hellas) inmiş bilge bir kahindir. Kimi kaynaklara göre Kafkaslardan (Caucasus) gelmiştir. Seuthes’in oğludur. Şifacı veya hekimdir. Birçok hastalığı iyileştirir veya birçok hastalıktan korur. Yunan mitolojisinde Apollon’un kahin rahibi olduğu söylenir. Hatta ona kahinliği Apollon öğretmiştir. İskitli (Scythian) bu kahin rahip, ALTIN bir oka binerek (veya oku başında taşıyarak) dünyayı dolaşmış ve şifa dağıtmıştır. Hyperborean, yani Kuzey dağlarının ötesinde ebedi ışık ve bereket ülkesinde yaşadığı düşünülen bir kişi olma niteliği taşıyan Abaris’i Heredot’un (Heredotus) Dördüncü Kitap’ından (IV, 36) bir öykü olarak öğreniyoruz: Abaris’in Oku. Abaris, Tanrı’dan aldığı ilhamla kehanetlerde bulunur. Yunanistan’a gelir ve Apollon’un himayesinde bütün Yunanistan’ı dolaşarak kehanetlerde bulunur. Apollon’un hediyesi olan altın okuyla hiçbir şey yiyip içmeden uçarak dolaşır. Bu bağlamda istediği yere konumlanabilen (bir nevi ışınlanabilen) Abaris’in bir bilgi taşıyıcısı (information transporter) olduğu söylenebilir. Pelops’un kemikleriyle Truva’yı koruyan Tanrıça Pallas’ın heykelini inşa etmiştir. Bazı yazarlar onu M.Ö. 500’lü yıllarda yaşadığı düşünülen İyonyalı filozof Pisagor’un (Pythagoras) öğrencisi veya arkadaşı olarak betimlemişlerdir. Bazıları onun Karun (Croesus) zamanında yaşadığını söylemiştir.
Abaris’le ilgili birçok değişik hikaye anlatıldığı, bunlardan birinin ise mağara hikayesi olduğu belirtilmektedir. Abaris, bir mağaraya girer ve orada uyuyup kalır. 57 yıl o mağarada uyur. Bundan dolayı, uyandığında her şey değişmiştir. Nerenin neresi olduğunu güç bela çözebilir. Kendine geldikçe ruhunun bedeninden ayrıldığını fark eder. Bu süreçte kehanet gibi birçok yetenek kazanmıştır. Salvarte’nin (1847) aktardığı bu hikaye bütün yönleriyle olmasa bile bir yönüyle Yedi Uyurlar (Ashab-ı Kehf) anlatısına benzemektedir.
Alıntı.
Son düzenleme: