Aura Nedir ?
Aura, evrensel enerji alanıdır. Her canlıda var olan enerjisel kalkan da diyebiliriz buna, görünmez bir zırh gibi etrafımızı sarar.
Bizi, karakterimizi, hislerimizi, düşüncelerimizi yansıtır;
O an kızgınsak ona göre, düşünceli veyahut melankoliksek ona göre, aşıksak ona göre bir enerjiye bürünür.
Duygular, düşünceler enerjidir. Evrene çeşitli titreşimler, frekanslar yollarlar.
Düşündüğünüz şeylerin evrene yansımadan önce yansıdığı yer, sizin kendi auranızdır.
Aurayı gözlemlemek mümkün müdür ?
Pek tabii, mümkündür. Kendi auranızı, etrafınızdaki insanların auralarını, kedinizin aurasını, köpeğinizin aurasını gözlemlemeniz, ormanda ağaçlara baktığınızda ağaçların, çiçeklere baktığınızda çiçeklerin auralarını gözlemlemeniz gayet olasıdır. Aura gözlemlemek için çeşitli teknikler olduğu gibi eterik kısmı zihniniz boşken doğru yere odakla da görebilirsiniz. Zaten aura gözlemleme tekniklerinin temeli de 2 şeye dayanıyor. Biri zihni boşaltmak, diğeri ise doğru yere odaklanmak. Zihni boşaltmak odaklanmaya yapılan ön hazırlık olurken, algılarınızı ve hassaslığınızı da arttırıyor. Kör olan birinin seslere ve kokulara karşı daha duyarlı olması gibi düşünün. Eğer kafanızda hali hazırda kafanızı meşgul eden saçma şeyler yoksa, diğer şeyleri algılamaya başlarsınız.
Ruh, eşittir enerjidir. İnsan aurası insanın ruhunun dışa vurumudur demek yanlış olmaz. Dolayısıyla aura da enerjidir. Enerjileri gözlemlemeye başlamanız, algılarınızı daha fazla açacak ve diğer şeyleri görmenize de imkan tanıyacaktır.
Meditasyon, odak çalışmaları, imajinasyon çalışmaları, duru görü çalışmalarıyla bu "aura gözlemleme" yeteneğinizi geliştirebilirsiniz.
Nesnelerin aurası yok mudur ?
Aura için canlının evrensel enerji alanıdır tanımını kullanmıştım. Ancak nesnelerin de aurası (enerjisi) vardır.
Enerji, yapışkan bir maddesizliktir. Maddesizlikle ne demek istediğimi açıklayayım:
Madde tanımı 4 unsura bağlıdır.
1 - Kütlesi olmalı,
2 - Tanecikli yapıya sahip olmalı,
3 - Eylemsizliği olmalı,
4 - Uzayda bir yer kaplamalı.
Bu unsurların hepsini birden bulundurana madde denir. Enerjinin ne kütlesi ne hacmi ne de eylemsizliği yoktur. Bu yüzden Enerji madde değildir.
Açıkça belirteyim, bu benim tanımıma uymuyor. Ben maddenin varlığına inanmayan biriyim. Bulgularım, keşiflerim ve gözlemlerim mantığımla bir araya geldiğinde sanırım madde konusunda var olandan daha iyi bir açıklama ortaya çıkartıyor. Zaten bilim de böyle değil midir ? Yani, yeni ve daha doğru bir açıklama ya da buluş yapıldığında değişebilir gerçekler. Her neyse, bunlar başka bir konuda tartışılacak şeyler. Konumuza dönelim.
Yazdığım gibi enerji, yapışkan bir maddesizliktir. Dolayısıyla yapışır, yani auramız etrafımızdaki nesnelere yapışır. Bu nedenle;
Tablosunu aşkla çizen bir ressamın tablosunda aura görebiliriz. Kemanını zevkle çalan bir kadının kemanında aura görebiliriz. Bir nesnede aura olması için, o nesnenin yalnızca özel ve yoğun duygularla bocalanmasına da gerek yok aslında. Sürekli beraber uyuduğunuz oyuncak ayıda da aura olabilir. Not alıp durduğunuz defterinizde de, üstünüze kış boyu giydiğiniz montunuz - kabanınızda da aura olabilir. Ki olur, çünkü enerji yapışkandır. Bir nesnede aura olması için bir insandan enerji almasına da mahal yoktur. Ormanda kaybolmuş bir kaleminde pekâlâ enerjisi olabilir. Etrafındaki enerjiler, ona enerji katar. Zaten aura görmenin ilk aşamasındaysanız dahi nesneleri gözlemlediğinizde ne demek istediğimi anlarsınız.
Tılsımlama da böyle gerçekleşir. Enerjinin bilinçli ve sistemsel bir şekilde bir nesneye aktarılması nesnenin tılsımlanmasının temelinde yatar. Bu konuya da talisman yapımında değineceğim.
Aura neden tek renk değildir ?
Ehh, bunun sebebi olarak tek çeşit olmamamız diyebilirim. Dünyamızda çeşit çeşit duygulara, düşüncelere ve davranışlara ev sahipliği eden insanlar var. Sadece kendi içinizde kopan fırtınaları düşünün. Bu, diğer her canlıda var. Ama az, ama fazla, ama farklı, ama absürd. Auralarda gözlemlediğimiz renklerden ziyade renklerin ton farklılıkları da kendi içlerinde farklı anlamlar taşır.
Eğer tek tip insanlar olsaydık, aynı şeyleri hissedip, aynı şeyleri sevseydik ve düşünseydik aura renklerimiz tek renk olabilirdi.
Auranın katmanları nelerdir ?
Gözlemlediğim kadarıyla bir insanda 2 farklı aura var. Bir tanesi kalp aurası, diğeri ise duygu aurası.
Kalp aurası kişinin karakterini yansıtır ve çok zor değişirken, duygu aurası kişinin duygularını yansıtır ve değişkendir.
Kalp aurasının rengi ve yapısı, genel olarak travmatik olaylarda, ölüme yakın deneyimlerde veyahut bir olay sonrası karakterde ve kişide yaşanan köklü değişimler sonrası değişir. Kalbe yakındır.
Duygu aurası ise kişinin moduna ve hissettiklerine göre değişkenlik gösterebilen bir auradır. Kişi hissel ve içsel olarak stabilleştikçe, duygu aurası - kalp aurasına benzemeye başlar (renk ve ton olarak). Örneğin sıkıntısı olan bir kişiye baktığınız zaman duygu aurasını turuncu olarak görmeniz muhtemeldir.
Aura katmanları ile alakalı bir çok bilgi karmaşası var. Bir kişi başka şeyler söylerken diğer kişi başka şeyler söylüyor.
Görünen şeylerin farklı yorumlanabileceğini de unutmadan söylüyorum ki bu katmanlar auradan dışarı çıkan enerjilerle karıştırılmamalıdır. Örneğin kişi meditasyon yaparken aurasında biraz artış görürken, aurasının etrafında - aurasından dışarı çıkan enerjiler görebiliriz. Bu çıkan enerjileri auranın bir katmanı olarak sınıflandırmanın doğru ya da kesin olmadığını düşünüyorum.
Soru - cevap konseptini burada keseceğim. Sorusu olan, ya da yazıda aklına takılan bir şey olan varsa konuya cevap vererek sorabilir.
Aura, evrensel enerji alanıdır. Her canlıda var olan enerjisel kalkan da diyebiliriz buna, görünmez bir zırh gibi etrafımızı sarar.
Bizi, karakterimizi, hislerimizi, düşüncelerimizi yansıtır;
O an kızgınsak ona göre, düşünceli veyahut melankoliksek ona göre, aşıksak ona göre bir enerjiye bürünür.
Duygular, düşünceler enerjidir. Evrene çeşitli titreşimler, frekanslar yollarlar.
Düşündüğünüz şeylerin evrene yansımadan önce yansıdığı yer, sizin kendi auranızdır.
Aurayı gözlemlemek mümkün müdür ?
Pek tabii, mümkündür. Kendi auranızı, etrafınızdaki insanların auralarını, kedinizin aurasını, köpeğinizin aurasını gözlemlemeniz, ormanda ağaçlara baktığınızda ağaçların, çiçeklere baktığınızda çiçeklerin auralarını gözlemlemeniz gayet olasıdır. Aura gözlemlemek için çeşitli teknikler olduğu gibi eterik kısmı zihniniz boşken doğru yere odakla da görebilirsiniz. Zaten aura gözlemleme tekniklerinin temeli de 2 şeye dayanıyor. Biri zihni boşaltmak, diğeri ise doğru yere odaklanmak. Zihni boşaltmak odaklanmaya yapılan ön hazırlık olurken, algılarınızı ve hassaslığınızı da arttırıyor. Kör olan birinin seslere ve kokulara karşı daha duyarlı olması gibi düşünün. Eğer kafanızda hali hazırda kafanızı meşgul eden saçma şeyler yoksa, diğer şeyleri algılamaya başlarsınız.
Ruh, eşittir enerjidir. İnsan aurası insanın ruhunun dışa vurumudur demek yanlış olmaz. Dolayısıyla aura da enerjidir. Enerjileri gözlemlemeye başlamanız, algılarınızı daha fazla açacak ve diğer şeyleri görmenize de imkan tanıyacaktır.
Meditasyon, odak çalışmaları, imajinasyon çalışmaları, duru görü çalışmalarıyla bu "aura gözlemleme" yeteneğinizi geliştirebilirsiniz.
Nesnelerin aurası yok mudur ?
Aura için canlının evrensel enerji alanıdır tanımını kullanmıştım. Ancak nesnelerin de aurası (enerjisi) vardır.
Enerji, yapışkan bir maddesizliktir. Maddesizlikle ne demek istediğimi açıklayayım:
Madde tanımı 4 unsura bağlıdır.
1 - Kütlesi olmalı,
2 - Tanecikli yapıya sahip olmalı,
3 - Eylemsizliği olmalı,
4 - Uzayda bir yer kaplamalı.
Bu unsurların hepsini birden bulundurana madde denir. Enerjinin ne kütlesi ne hacmi ne de eylemsizliği yoktur. Bu yüzden Enerji madde değildir.
Açıkça belirteyim, bu benim tanımıma uymuyor. Ben maddenin varlığına inanmayan biriyim. Bulgularım, keşiflerim ve gözlemlerim mantığımla bir araya geldiğinde sanırım madde konusunda var olandan daha iyi bir açıklama ortaya çıkartıyor. Zaten bilim de böyle değil midir ? Yani, yeni ve daha doğru bir açıklama ya da buluş yapıldığında değişebilir gerçekler. Her neyse, bunlar başka bir konuda tartışılacak şeyler. Konumuza dönelim.
Yazdığım gibi enerji, yapışkan bir maddesizliktir. Dolayısıyla yapışır, yani auramız etrafımızdaki nesnelere yapışır. Bu nedenle;
Tablosunu aşkla çizen bir ressamın tablosunda aura görebiliriz. Kemanını zevkle çalan bir kadının kemanında aura görebiliriz. Bir nesnede aura olması için, o nesnenin yalnızca özel ve yoğun duygularla bocalanmasına da gerek yok aslında. Sürekli beraber uyuduğunuz oyuncak ayıda da aura olabilir. Not alıp durduğunuz defterinizde de, üstünüze kış boyu giydiğiniz montunuz - kabanınızda da aura olabilir. Ki olur, çünkü enerji yapışkandır. Bir nesnede aura olması için bir insandan enerji almasına da mahal yoktur. Ormanda kaybolmuş bir kaleminde pekâlâ enerjisi olabilir. Etrafındaki enerjiler, ona enerji katar. Zaten aura görmenin ilk aşamasındaysanız dahi nesneleri gözlemlediğinizde ne demek istediğimi anlarsınız.
Tılsımlama da böyle gerçekleşir. Enerjinin bilinçli ve sistemsel bir şekilde bir nesneye aktarılması nesnenin tılsımlanmasının temelinde yatar. Bu konuya da talisman yapımında değineceğim.
Aura neden tek renk değildir ?
Ehh, bunun sebebi olarak tek çeşit olmamamız diyebilirim. Dünyamızda çeşit çeşit duygulara, düşüncelere ve davranışlara ev sahipliği eden insanlar var. Sadece kendi içinizde kopan fırtınaları düşünün. Bu, diğer her canlıda var. Ama az, ama fazla, ama farklı, ama absürd. Auralarda gözlemlediğimiz renklerden ziyade renklerin ton farklılıkları da kendi içlerinde farklı anlamlar taşır.
Eğer tek tip insanlar olsaydık, aynı şeyleri hissedip, aynı şeyleri sevseydik ve düşünseydik aura renklerimiz tek renk olabilirdi.
Auranın katmanları nelerdir ?
Gözlemlediğim kadarıyla bir insanda 2 farklı aura var. Bir tanesi kalp aurası, diğeri ise duygu aurası.
Kalp aurası kişinin karakterini yansıtır ve çok zor değişirken, duygu aurası kişinin duygularını yansıtır ve değişkendir.
Kalp aurasının rengi ve yapısı, genel olarak travmatik olaylarda, ölüme yakın deneyimlerde veyahut bir olay sonrası karakterde ve kişide yaşanan köklü değişimler sonrası değişir. Kalbe yakındır.
Duygu aurası ise kişinin moduna ve hissettiklerine göre değişkenlik gösterebilen bir auradır. Kişi hissel ve içsel olarak stabilleştikçe, duygu aurası - kalp aurasına benzemeye başlar (renk ve ton olarak). Örneğin sıkıntısı olan bir kişiye baktığınız zaman duygu aurasını turuncu olarak görmeniz muhtemeldir.
Aura katmanları ile alakalı bir çok bilgi karmaşası var. Bir kişi başka şeyler söylerken diğer kişi başka şeyler söylüyor.
Görünen şeylerin farklı yorumlanabileceğini de unutmadan söylüyorum ki bu katmanlar auradan dışarı çıkan enerjilerle karıştırılmamalıdır. Örneğin kişi meditasyon yaparken aurasında biraz artış görürken, aurasının etrafında - aurasından dışarı çıkan enerjiler görebiliriz. Bu çıkan enerjileri auranın bir katmanı olarak sınıflandırmanın doğru ya da kesin olmadığını düşünüyorum.
Soru - cevap konseptini burada keseceğim. Sorusu olan, ya da yazıda aklına takılan bir şey olan varsa konuya cevap vererek sorabilir.