Dünyanın Dengesi Ley Hatları

  • Konbuyu başlatan Rias Gremory
  • Başlangıç tarihi
R

Rias Gremory

Ziyaretçi
Ziyaretçi
BATI’DA “LEY HATLARI” ÇİN’DE İSE “EJDER PATİKALARI”



Dünya’nın kendine özgü doğal bir gücü ve enerjisi bulunuyor. Dünya her şeyi ile yaşayan bir organizma gibi düşünülür ve havası, toprağı, mineralleri, suyu, canlıları ile bir bütün olarak görülürse, onun bioelektrik enerjisinin varlığı yadsınmaz. İnsan bedenini saran sinir sisteminde akan enerji gibi, dünya yüzeyi altında da negatif ve pozitif radyasyon akımları var. Bunlar, yerin jeolojik yapısının elektriksel girdabından doğuyor ve enerji ağları olarak dünya’yı sarıyor. İşte bu; bir tür “Yaşam Gücü”dür.



Bu güç alanlarına ‘’Ley Hatları’’ adını veren Arkeolog Alfred Watkins olmuş. Antik haritalarda, önemli yapıların hep ayni hatlarda hizalanarak dönem dönem üst üste yapılandığını görmüş. Bu durumda, insanların topraktan akan enerji akımını tıpkı Akupunktur yönteminde olduğu gibi belirlemeye çalıştıkları ortaya çıkıyor. Watkins’e göre, ley hatları düz ve paralel bir şekilde yürüyordu. Böylece İngiltere’de yer alan birçok hattı belirledi. Stonehenge anıtı gibi (MÖ.2300) özel dikilmiş taşlarla, eskinin yapıtları bu gizemli enerjinin belirgin noktaları veya radyo alıcıları gibiydi. Aslında insanların, onlara uğurlu gelmeyen, sıklıkla kaza, hastalık ve sıkıntılara uğradıkları bir yerden taşındıklarında rahatladıklarını biliriz. Zira o mekan, onlara negatif gelen bir radyasyon akımı üzerindedir.



Batıda ‘’Ley Hatları’’, Çin’de ise ‘’Ejderha Patikaları’’ olarak adlandırıldığını söylemiştik,iki ayrı enerji ya da girdabın akışı ile oluşuyor. Negatif hatlar Kara Akım, Pozitif hatlar ise Beyaz Akım Hatları olarak adlandırılıyor. Bedenimizde de benzer meridyenler vardır. Bu meridyenler, akupunktur iğneleri ile uyarılarak harekete geçirilerek, şifa verilebiliyor. Belli kavşak veya noktalarda yapılan yapıtlar da aynı şekilde enerji alanlarını kullanabiliyor. Vücudumuzda 12 merkez ve 8 özel meridyenle birlikte 20 meridyen saptanmış. Dünyamızda ise, 20 üçgen ve 12 beşgen enerji alanı belirlenmiş. Elbette, dünya da tıpkı insan Aura’sı gibi bir aura yayıyor.



Peki nedir bu “Kara Akım/Negatif Hatlar”


İngiltere‘yi bir ağ gibi sardığı bilinen gizemli ley hatları sistemlerinin iyi olduğu kadar kötü yanları da var. Birçok kişi ley hatlarının belirli noktalarda bulunan bazı taşlar veya dikili taşlar arasında yer alında gizli bir enerji bağı oluşturduğunu kabul ediyor.Bu tür taşlara yeraltında akan enerjiyi yer üstüne çıkaran odak noktaları deniyor. Bu olaylar bu ley enerjisinin belli bir yerde birikip sıkışmasına neden oluyor. Böylece yüzeyde asitli bir toprak tabakası oluşuyor. İşte bu ley hatlarına araştırmacılar kara akım adını vermektedirler.



Kara akımın enerjisinden nasıl korunabilirsiniz ?



Akapuntur Tedavisi

Araştırmacılar kara akımın sadece insanlar üzerinde etkili olmadığını söylemektedirler. Çinliler Sha ismini verdikleri bu akımın yaşamı yok ettiğine ve sağlığı bozduğuna inanırlar. Sha, birbirini dengeleyen iki güç olan Yin ve Yang arasındaki denge bozulduğu zaman ortaya çıktığından bahsederler. Çinliler bu düzeltmeyi yaparken akapuntur tekniğini kullanırlar. Akapuntur tedavisi iki zıt kutbun dengenin korunması esasına dayanmaktadır.


Sonuç olarak ley hatları araştırmacılarının ya da radyestezitlerin asıl yapmaları gereken şeyin insanların doğa ile olan ilişkilerini yeniden düzeltmektir. Doğa aslında bizi uyarıyor. Eğer yaptığımız işlerde kendi kendimize zarar vermek istemiyorsak doğanın nefretini kusup bizi kara akımlarla sarmasına fırsat vermeden onu iyileştirmeye başlamalıyız.



Gelelim “Beyaz Akımlara/Pozitif Hatlar”



Bu hatlar üstünde kurulan yapıtların enerjisini pozitif bir şekilde aktarmakta,insanların ibadet ve vb. unsurları daha yoğun ve etkili bir şekilde ortaya koyması için enerjisel kolaylık sağlayan hatlardır. Belirli bir geometriye göre inşa edilen yapılar bazı enerjileri odaklaştırmakta kullanılabilir. Dikili taşlar, menhirler, piramitler hep bu enerjileri toplamak için yapılmış olabilirler. Belli düzende sıralanmış mimari yapıtlarla farklı frekansta enerji üretmek, atmosferin elektriğini toplayabilmek de mümkündür. Bu, bir tür biçim enerjisi oluşumudur. Dikili taşların çoğu, akımın yoğun olduğu yerleri belirtmekte kullanılmıştır. Enerjiyi en fazla toplayabilen tek biçim ise, Piramidal formdur.





Kabe ve Mescid-i Aksa Gibi kutsal yerlerin de bu büyük anahatların kesişimi üzerine kurulu olduğu da söylendi. Böylece sadece dünya hatlarının değil, göksel hatların da kesişimindeki bu binalara dönülerek yapılan ibadetler (kıble kavramı) o canlının o yönden yayılan bu hayatiyet akışına, kendi çakra sistemini açması beslenmesi ve temizlenmesi imkanına da yol açıyordu



Eski kutsal merkezler pozitif akım hatları üzerindedir ve bu yapıtlar, iyi enerjiyi sürekli aktarabilir. Mekke’de bulunan Kabe ve Arafat Dağı’nın altı, gerçekte tüm beyaz akım hatlarının kesiştiği ve enerji santraline benzer biçimde yayınlandığı en önemli merkezlerdir. Kâbe’nin olduğu yerde çok müthiş derecede pozitif enerji bulunur.İnsanlar döndükçe de enerji girdabı oluşur. Kabe Pozitif Beyaz enerji olduğundan ve oluşacak enerji sadece canlı varlıklar sağlayabileceğinden Yapılan Dönme Tavaf ile birlikte yüksek oranda açığa çıka nenerji kabenin vasıtası ile yayılıyor olabilir.


POPÜLER KÜLTÜRDE LEY HATLARI


Popüler kültürde örneğin çizgi romanlarda ve bilgisayar oyunlarında ley akışlarına sık sık değiniliyor. Atlantis / Martin Mystére‘nin, “Dünyanın Sınırındaki Ev” öyküsünde, böyle bir kesişim noktasına kurulan çok özel bir iç mimarisi olan evin, insanları bir noktadan bir noktaya, hatta bir boyuttan diğerine ışınlamaya muktedir olduğu bile idda edildi.
Stephen King ünlü Kara Kule serisinde kahramanlarının ışın’ı ve yolu takip ettiğini anlatmıştı. Bu çizgiler dünya boyunca gittiği gibi paralel evrenlerdeki dünyalara ve tüm zamanlara ulaşıyor ve herşeyin merkezindeki Kara Kule’de birleşiyordu. Bunun için Kara Kule aynı zamanda müthiş bir güldü. Kırmızı insanı ruhani coşkuyla ve yaşamla dolduran tek bir güldü. Kitabın eksenini oluşturan Işın’ı yıkmaya çalışan bir kırıcı grubu tüm kötülükleri ile zaman ve uzay dengesini bozmaya çalışıyorlardı.
Anlatılan olayların ortak yönü ise gezegenimizin içinde ve üstünde bir spiral akışla dönen esneyen kilometrelerce uzanan bu akışların akapunktur biliminde insanın üzerinde bulunduğu gösterilen enerji çukurları nehirleri, tepeleri gibi bölgelerinin olması. Bu yönüyle insan yeryüzünün bir kopyası.



LEY HATLARINI TAKİP ETMEK

Bu akışları eski uzmanlar nasıl ölçüyordu ?

Belirli ruhsal bedensel duyarlılığa sahip insanlar en çok çatal çubuk yöntemi ile toprak altında su ararken yaptıkları gibi enerji akışına bakıyordu. (Ley konusunu gündeme getiren Arkeolog Alfred Watkins de çatal çubuk yöntemini kullanıyordu. Kişi elinde serbest bıraktığı şeyle yürürken kendi aura alanı aradığı şeye rastlayınca refleksel bir tepki ile elindeki çatalı istemdışı büküyordu. Bu çoğu modern eğitim almış bilimle büyümüş bizlerin burun kıvırıp bıyık altından güleceği metotla Rusya’nın yıllarca petrol ve maden yataklarını inanılmaz ucuza bulduğunu söylesem güler misiniz ?
Ayrıca sarkaç yöntemi de çok önemliydi. Özellikle sarkaçın ipinin uzunluğu aranan bilgiye göre değişiyordu. Doğru uzunluk ve doğru uçla birleşen duyarlı insanlar bir evin huzurla dolması için nereye yapılması gerektiğini ve yaşamsal pek çok akışı hesaplıyorlardı.

——
“Yeryüzünün, ley ağı sayesinde yansıyan yaşam gücü, aynı pranik alanın parçaları olmaları nedeniyle güneşinkiyle de sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle güneş, yeryüzünün ley ağı ve yeryüzündeki doğal oluşumların hepsinin sahip olduğu sağlık ya da yaşam gücü arasında eşi görülmemiş yakın bir ilişki vardır.”


Tarih boyunca insanların içgüdüsel, sezgisel ya da şuurlu bir biçimde yeryüzünün ley ağına ilgi göstermiş olmalarının nedeni de budur.
Böylelikle insanlar gerek fiziksel gerekse ruhsal sağlıklarını korumanın yanında, kendilerini çevreleyen doğal oluşumların gelişimini de sürdürmeyi ve zenginleştirmeyi başarmışlardır. Bu arada yeryüzü ile aralarındaki ilişkiyi de tanıma fırsatı bulmuşlardır.



Şahsi görüşüm;
Çinde Ejder patikaları Batıda ise Ley hatları olarak ele alsakta aslında aralarında farklar bulunmakta. Çinlilerin Ejder patikaları olarak adlandırması Ejderi güç ve enerjinin kaynağı olarak görmelerinden kaynaklı. Fakat batıda olduğu gibi bunu negatif ve pozitif enerji olarak ayırmak yerine bir denge ve uyum aramaktalar. Kendilerine Ying ile Yang’ı örnek alarak var olan enerjiyi dengede tutmak için Feng Shui’yi kullanmakta toprağın ve doğanın bize sunduğu bu enerjiyi daha da güçlendirmek adına nesnelerden ve çevrede bulunan canlılardan yardım almaktalar. Bir yanda denge ve uyum aranırken diğer tarafta negatif ve pozitif olarak bir ayrıştırma mevcut. Fakat çinlilere göre ayrıştırma enerjinin bütününü bozan bir durumdur. Feng Shuinin bazı durumlarda yıkıcı kabul edilmesinin de nedeni budur aslında. Bir nesneye duyulan pozitif enerjinin zamanla negatife dönüşebileceğini kabul ederler. Sadece pozitif enerjinin bulunduğu bir yerde hiç açığa çıkmamış negatif enerjinin ortaya çıkışı, zaten var olan bir negatif enerjinin yükselmesinden daha tehlikelidir. Bu yüzden her zaman denge ve uyum sağlanmaya çalışılır. Bunu insan ilişkilerine de benzetebiliriz, Çok sevdiğimiz birine bir anda duyacağımız nefret ve kin çok daha yaralayıcı ve yıkıcı olacaktır. Enerji akan ve değişen bir güçtür. Bu nedenle onunla uyum içinde olmalı ve içimizde onu kontrol etmeyi bilmeliyiz.

Hoşça kalın.
 
Objektif olarak incelediğimde gerçekten de bilgilendirici bir yazı olmuş bunun için teşekkürler. Aslına bakılırsa bu tarz konularda batı ile doğu ayrıldığında genel olarak muhtemeldir ki daha köklü ve temelden olmasından doğunun öğretilerini takip etmek daha doğru olabiliyor. Bazı bakış açılarının aksine nehinduların veya budistlerin hepsi ying ne de paganların hepsi yang :D. Yani demem o ki ejderhalar eyidir...
 
Üst