3kp
Üye
En Ufak Bir Acıma Göstermeden Kafasını Ezin
Bugünkü yazımız ne kadar fazlasıyla ofansif olsa da hayatımızın birçok bölümünde yapmamız gereken bir durumdur. Çünkü biliriz ki Musa 'dan beri bütün büyük liderler korkulan bir düşmanın tamamen ezilmesi gerektiğini bilirler. (Bazen bunu deneyimle öğrenmişlerdir. ) Eğer bir köz yanık halde bırakılırsa ne kadar cansız tüterse tütsün yangın eninde sonunda çıkacaktır. Yarı yolda durulduğunda tam yok etmeyle olduğundan daha fazla şey kaybedilir: Düşman iyileşecek ve intikam peşine düşecektir. Onu yalnızca bedensel olarak değil, ruhsal olarak da tamamen ezin.
"Bir şeyleri başarmaya çalışanlar merhamet göstermemelidir. "
Kautllya, Hintli Filozof, M.Ö. 111. Yüzyıl
Çin tarihi hayatta bırakılan ve geri dönüp merhamet gösterenin peşine düşen düşman örnekleriyle doludur. "Düşmanı ezmek"
M .Ö. iV. yüzyılda Savaş Sanatı'nın yazarı Sun-tzu'nun stratejik ilkesidir. Fikir basittir: Düşmanlarınız sizin için kötü şeyler diler. Sizi yok etmekten başka istedikleri bir şey yoktur. Eğer onlarla olan mücadelenizde acıma veya uzlaşma umuduyla yarı yolda ya da yolun dörtte üçünü geçtikten sonra durursanız onları yalnızca biraz daha kararlı, daha kızgın hale getirmiş olursunuz ve bir gün intikam alırlar. Şimdilik arkadaşça davranabilirler, ama bu yalnızca onları yendiğiniz içindir. Uygun zamanı beklemekten başka yapacak bir şeyleri yoktur.
Çözüm: Acımayın. Düşmanınızı onların sizi ezeceği kadar ezin. Sonuç olarak düşmanınızdan gelmesini umabileceğiniz tek barış ve güvenlik onların ortadan kaybolmalarıdır
Bir Örneğe Bakacak Olursak
Sun-tzu ve genel olarak Çin tarihinin sadık okuyucusu olan Mao Tse-tung bu yasanın önemini biliyordu. 1 934'te, o zamandan beri Uzun Mart olarak bil inen dönemde komünist lider ve kötü donanımlı 75.000 askeri, Chiang Kai-shek' in çok daha büyük ordusundan kaçmak için Batı Çin'in ıssız dağlarına çekildi
Chiang canlı tek bir komünist bile bırakmamaya kararlıydı ve birkaç yıl sonrasına kadar Mao'nun askerlerinin sayısı 1 O.OOO'den aşağı inmişti. Aslında Çin' in Japonya tarafından işgal edildiği 1 937'ye kadar Chiang, komünistlerin artık bir tehdit olmadığını düşünmeye başlamıştı. Takipten vazgeçmeyi tercih etti ve Japonya üzerine yoğunlaştı . On yıl sonra komünistler Chiang'ın ordusunu bozguna uğratacak kadar gelişmişti. Chiang eskilere dayalı düşmanı ezmenin hikmetini unutmuştu; Mao ise unutmamıştı. Chiang ve askerlerini Tayvan Adası'na kaçana kadar kovaladı. Bugün Çin'de Chiang'ın rejiminden geriye hiçbir şey kalmadı.
"Düşmanı ezmenin" ardındaki hikmet İncil kadar eskidir.
İlk uygulayıcısı, Kızı l Deniz'i Yahudiler için ikiye ayırdığı, sonra suyu kendilerini takip etmekte olan Mısırlıların üzerine salan, böylece "geriye hiçbirinin kalmadığı" sırada bu hikmeti Tanrı'nın kendisinden öğrenen Musa olabilir. Musa On Emir'le Sina Dağı'ndan dönüp insanlarını Altın Buzağı'ya taparken bulduğunda bütün suçluları kılıçtan geçirtti. Ve ölmeden hemen önce en sonunda Vaadedilmiş Topraklar'a girmek üzere olan takipçilerine, Canaan kabilelerini yendiklerinde onları "tamamen yok etmeleri gerektiğini. .. onlarla bir anlaşma yapmamalarını ve onlara acıma göstermemelerini" söyledi.
Tam zaferin amacı modern savaşın bir önermesidir ve başta gelen savaş filozofu Cari von Clausewitz gibiler tarafından bir prensibe bağlanmıştır. Van Clausewitz, Napoleon'un harekatlarını analiz ederek, "Düşman güçlerinin doğrudan imhasının her zaman baskın düşünce olması gerektiğini iddia ediyoruz ... Büyük zafer bir kez kazanıldıktan sonra dinlenmeden, soluklanma boşluğundan söz edilmemeli. .. yalnızca takipten, yine düşmanın peşine düşmekten, başkentini ele geçirmekten, kaynaklarına, ülkeye yardım ve rahatlık veren diğer her şeye saldırmaktan konuşulmalıdır," şeklinde yazmıştır
Bunun nedeni, savaştan sonra sıranın görüşmelere ve ülkenin sınırlarının belirlenmesine gelmesidir. Ve eğer yalnızca kısmi bir zafer kazandıysanız savaşla kazandığınızı görüşmelerde kaçınılmaz olarak kaybedersiniz.
En büyük zafere ulaşmak için acımasız olmalısınız.
Napoleon Bonaparte, 1769-1821
Çözüm basittir: Düşmanlarınıza hiç seçenek tanımayın. Onları yok edin, ülkeleri sizin olsun. Gücün amacı düşmanlarınızı tamamen kontrol etmek, sizin isteğinize itaat etmelerini sağlamaktır. Yarı yola kadar gidemezsiniz. Eğer seçenekleri olmazsa sizin emirlerinize uymaya zorlanacaklardır. Bu yasanın savaş alanının çok ötesinde kullanımları vardır. Görüşme kazandığınız zaferi yok edecek sinsi bir yılandır, bu nedenle düşmanlarınıza görüşecek bir şey, bir umut, manevra yapacak bir alan bırakmayın. Onlar yenilmiştir, hepsi bu kadar.
Şunun farkına varın: Güç mücadelenizde rekabet doğuracak ve düşman yaratacaksınız. Yenemediğiniz, ne olursa olsun düşmanınız olarak kalacak insanlar olacaktır. Fakat bilerek ya da bilmeyerek onlar üzerinde ne tür yaralar açarsanız açın nefretlerini kişisel olarak almayın. Yalnızca aranızda bir barış olasılığı bulunmadığını kabul edin, özellikle de siz gücü elinizde tuttuğunuz sürece. Eğer etrafınızda dolaşmalarına izin verirseniz günün geceyi takip ettiği kadar kesin bir şekilde intikam almaya çalışacaklardır. Kartlarını göstermeleri için beklemek çok aptalcadır.
Gerçekçi olun: Etrafınızda böyle bir düşmanla asla güvende olamazsınız. Tarihteki dersleri, M usa ve Mao'nun bilgeliğini hatırlayın. Asla yarı yola kadar gitmeyin.
Bir düşmanın kalıntısı, bir hastalık ya da yangının kalıntısı gibi yeniden harekete geçebilir. Bu nedenle bunlar tamamen yok edilmelidir ... İnsan zayıf olduğunu bildiği düşmanına asla boşvermemelidir. Bir süre sonra saman yığınındaki bir kıvılcım gibi tehlikeli hale gelecektir.
Kautilya, Hintli Filozof, M.Ö. il/. Yüzyıl
Kuşkusuz bir cinayet meselesi değil, uzaklaştırma meselesidir bu. Etkili bir şekilde zayıflatılıp sonra sarayınızdan sonsuza dek uzaklaştırılan düşmanlarınız zararsız hale gelirler. İyileşme ve size zarar verme umutları yoktur. Eğer uzaklaştırılmazlarsa en azından size karşı planlar kurduklarını bilin ve arkadaşmış gibi yapmalarına aldırmayın. Böylesi bir durumda tek silahınız uyanık oluşunuzdur. Eğer onları derhal uzaklaştıramazsanız, bunu yapmak için en uygun zamanı kollayın.
Bu yasaya ender olarak aldırmazlık edilmelidir, ama bazen eğer böyle bir şey mümkünse düşmanlarınızın kendi kendilerini yok etmelerine izin vermek, sizin elinizden acı çekmelerini sağlamaktan daha iyidir.
Örneğin
Savaşta iyi bir general bir orduya köşeye sıkıştırıldığı sırada saldırırsa askerlerinin canlarını dişlerine takarak savaşacaklarını bilir. O halde bazen bir kaçış yolu bırakmak daha iyidir. Geri çekilirken kendilerini yorarlar ve sonunda geri çekilmek savaş alanında zarar görmekten daha fazla morallerini bozar. Dolayısıyla birini ipin ucuna bağladığınızda -ama ancak iyileşme şansı olmadığından iyice emin olduktan sonra- kendi kendisini asmasına izin verebilirsiniz. Kendi yıkımlarının aracısı olmalarını sağlayın. Sonuç aynı olacaktır ve siz kendinizi o kadar kötü hissetmeyeceksiniz.
Bu sadece ön ayak olmak olsa da bir nebze de biraz insan var oluşundan dolayı söz de "Merhamet" ve "Hoş Görü" duygularımızdan kısmen ayrılmış olacağız.
Son olarak, bazen bir düşmanı ezerken onların içine o derece acı doldurursunuz ki, intikam planları için yıllar geçirirler. Versailles Anlaşması'nın Almanlar üzerinde böyle bir etkisi vardı. Bazıları uzun dönemde hoşgörü göstermenin daha iyi olduğunu iddia edebilir. Sorun şu ki, hoşgörünüz başka bir riski de içerir; hala kin güden düşmanı teşvik edebilir, ama
düşmanın bu kez hareket edecek bir alanı vardır. Düşmanınızı ezmek neredeyse her zaman daha akıllıcadır. Eğer yıllar sonra intikam almayı planlıyorsa savunmayı bırakmayın, ama onu tekrar ezin.
Rahip ölmekte olan İspanyol devlet adamına ve General Ramon Maria Narvaez'e (1800-1868) sordu. "Ekselansları bütün düşmanlarını affeder mi?" Narvaez, "Düşmanlarımı affetmek zorunda değilim," diye cevap verdi. "Ben hepsini öldürttüm."
Kaynakça: Robert Greene- İktidar
Bugünkü yazımız ne kadar fazlasıyla ofansif olsa da hayatımızın birçok bölümünde yapmamız gereken bir durumdur. Çünkü biliriz ki Musa 'dan beri bütün büyük liderler korkulan bir düşmanın tamamen ezilmesi gerektiğini bilirler. (Bazen bunu deneyimle öğrenmişlerdir. ) Eğer bir köz yanık halde bırakılırsa ne kadar cansız tüterse tütsün yangın eninde sonunda çıkacaktır. Yarı yolda durulduğunda tam yok etmeyle olduğundan daha fazla şey kaybedilir: Düşman iyileşecek ve intikam peşine düşecektir. Onu yalnızca bedensel olarak değil, ruhsal olarak da tamamen ezin.
"Bir şeyleri başarmaya çalışanlar merhamet göstermemelidir. "
Kautllya, Hintli Filozof, M.Ö. 111. Yüzyıl
Çin tarihi hayatta bırakılan ve geri dönüp merhamet gösterenin peşine düşen düşman örnekleriyle doludur. "Düşmanı ezmek"
M .Ö. iV. yüzyılda Savaş Sanatı'nın yazarı Sun-tzu'nun stratejik ilkesidir. Fikir basittir: Düşmanlarınız sizin için kötü şeyler diler. Sizi yok etmekten başka istedikleri bir şey yoktur. Eğer onlarla olan mücadelenizde acıma veya uzlaşma umuduyla yarı yolda ya da yolun dörtte üçünü geçtikten sonra durursanız onları yalnızca biraz daha kararlı, daha kızgın hale getirmiş olursunuz ve bir gün intikam alırlar. Şimdilik arkadaşça davranabilirler, ama bu yalnızca onları yendiğiniz içindir. Uygun zamanı beklemekten başka yapacak bir şeyleri yoktur.
Çözüm: Acımayın. Düşmanınızı onların sizi ezeceği kadar ezin. Sonuç olarak düşmanınızdan gelmesini umabileceğiniz tek barış ve güvenlik onların ortadan kaybolmalarıdır
Bir Örneğe Bakacak Olursak
Sun-tzu ve genel olarak Çin tarihinin sadık okuyucusu olan Mao Tse-tung bu yasanın önemini biliyordu. 1 934'te, o zamandan beri Uzun Mart olarak bil inen dönemde komünist lider ve kötü donanımlı 75.000 askeri, Chiang Kai-shek' in çok daha büyük ordusundan kaçmak için Batı Çin'in ıssız dağlarına çekildi
Chiang canlı tek bir komünist bile bırakmamaya kararlıydı ve birkaç yıl sonrasına kadar Mao'nun askerlerinin sayısı 1 O.OOO'den aşağı inmişti. Aslında Çin' in Japonya tarafından işgal edildiği 1 937'ye kadar Chiang, komünistlerin artık bir tehdit olmadığını düşünmeye başlamıştı. Takipten vazgeçmeyi tercih etti ve Japonya üzerine yoğunlaştı . On yıl sonra komünistler Chiang'ın ordusunu bozguna uğratacak kadar gelişmişti. Chiang eskilere dayalı düşmanı ezmenin hikmetini unutmuştu; Mao ise unutmamıştı. Chiang ve askerlerini Tayvan Adası'na kaçana kadar kovaladı. Bugün Çin'de Chiang'ın rejiminden geriye hiçbir şey kalmadı.
"Düşmanı ezmenin" ardındaki hikmet İncil kadar eskidir.
İlk uygulayıcısı, Kızı l Deniz'i Yahudiler için ikiye ayırdığı, sonra suyu kendilerini takip etmekte olan Mısırlıların üzerine salan, böylece "geriye hiçbirinin kalmadığı" sırada bu hikmeti Tanrı'nın kendisinden öğrenen Musa olabilir. Musa On Emir'le Sina Dağı'ndan dönüp insanlarını Altın Buzağı'ya taparken bulduğunda bütün suçluları kılıçtan geçirtti. Ve ölmeden hemen önce en sonunda Vaadedilmiş Topraklar'a girmek üzere olan takipçilerine, Canaan kabilelerini yendiklerinde onları "tamamen yok etmeleri gerektiğini. .. onlarla bir anlaşma yapmamalarını ve onlara acıma göstermemelerini" söyledi.
Tam zaferin amacı modern savaşın bir önermesidir ve başta gelen savaş filozofu Cari von Clausewitz gibiler tarafından bir prensibe bağlanmıştır. Van Clausewitz, Napoleon'un harekatlarını analiz ederek, "Düşman güçlerinin doğrudan imhasının her zaman baskın düşünce olması gerektiğini iddia ediyoruz ... Büyük zafer bir kez kazanıldıktan sonra dinlenmeden, soluklanma boşluğundan söz edilmemeli. .. yalnızca takipten, yine düşmanın peşine düşmekten, başkentini ele geçirmekten, kaynaklarına, ülkeye yardım ve rahatlık veren diğer her şeye saldırmaktan konuşulmalıdır," şeklinde yazmıştır
Bunun nedeni, savaştan sonra sıranın görüşmelere ve ülkenin sınırlarının belirlenmesine gelmesidir. Ve eğer yalnızca kısmi bir zafer kazandıysanız savaşla kazandığınızı görüşmelerde kaçınılmaz olarak kaybedersiniz.
En büyük zafere ulaşmak için acımasız olmalısınız.
Napoleon Bonaparte, 1769-1821
Çözüm basittir: Düşmanlarınıza hiç seçenek tanımayın. Onları yok edin, ülkeleri sizin olsun. Gücün amacı düşmanlarınızı tamamen kontrol etmek, sizin isteğinize itaat etmelerini sağlamaktır. Yarı yola kadar gidemezsiniz. Eğer seçenekleri olmazsa sizin emirlerinize uymaya zorlanacaklardır. Bu yasanın savaş alanının çok ötesinde kullanımları vardır. Görüşme kazandığınız zaferi yok edecek sinsi bir yılandır, bu nedenle düşmanlarınıza görüşecek bir şey, bir umut, manevra yapacak bir alan bırakmayın. Onlar yenilmiştir, hepsi bu kadar.
Şunun farkına varın: Güç mücadelenizde rekabet doğuracak ve düşman yaratacaksınız. Yenemediğiniz, ne olursa olsun düşmanınız olarak kalacak insanlar olacaktır. Fakat bilerek ya da bilmeyerek onlar üzerinde ne tür yaralar açarsanız açın nefretlerini kişisel olarak almayın. Yalnızca aranızda bir barış olasılığı bulunmadığını kabul edin, özellikle de siz gücü elinizde tuttuğunuz sürece. Eğer etrafınızda dolaşmalarına izin verirseniz günün geceyi takip ettiği kadar kesin bir şekilde intikam almaya çalışacaklardır. Kartlarını göstermeleri için beklemek çok aptalcadır.
Gerçekçi olun: Etrafınızda böyle bir düşmanla asla güvende olamazsınız. Tarihteki dersleri, M usa ve Mao'nun bilgeliğini hatırlayın. Asla yarı yola kadar gitmeyin.
Bir düşmanın kalıntısı, bir hastalık ya da yangının kalıntısı gibi yeniden harekete geçebilir. Bu nedenle bunlar tamamen yok edilmelidir ... İnsan zayıf olduğunu bildiği düşmanına asla boşvermemelidir. Bir süre sonra saman yığınındaki bir kıvılcım gibi tehlikeli hale gelecektir.
Kautilya, Hintli Filozof, M.Ö. il/. Yüzyıl
Kuşkusuz bir cinayet meselesi değil, uzaklaştırma meselesidir bu. Etkili bir şekilde zayıflatılıp sonra sarayınızdan sonsuza dek uzaklaştırılan düşmanlarınız zararsız hale gelirler. İyileşme ve size zarar verme umutları yoktur. Eğer uzaklaştırılmazlarsa en azından size karşı planlar kurduklarını bilin ve arkadaşmış gibi yapmalarına aldırmayın. Böylesi bir durumda tek silahınız uyanık oluşunuzdur. Eğer onları derhal uzaklaştıramazsanız, bunu yapmak için en uygun zamanı kollayın.
Bu yasaya ender olarak aldırmazlık edilmelidir, ama bazen eğer böyle bir şey mümkünse düşmanlarınızın kendi kendilerini yok etmelerine izin vermek, sizin elinizden acı çekmelerini sağlamaktan daha iyidir.
Örneğin
Savaşta iyi bir general bir orduya köşeye sıkıştırıldığı sırada saldırırsa askerlerinin canlarını dişlerine takarak savaşacaklarını bilir. O halde bazen bir kaçış yolu bırakmak daha iyidir. Geri çekilirken kendilerini yorarlar ve sonunda geri çekilmek savaş alanında zarar görmekten daha fazla morallerini bozar. Dolayısıyla birini ipin ucuna bağladığınızda -ama ancak iyileşme şansı olmadığından iyice emin olduktan sonra- kendi kendisini asmasına izin verebilirsiniz. Kendi yıkımlarının aracısı olmalarını sağlayın. Sonuç aynı olacaktır ve siz kendinizi o kadar kötü hissetmeyeceksiniz.
Bu sadece ön ayak olmak olsa da bir nebze de biraz insan var oluşundan dolayı söz de "Merhamet" ve "Hoş Görü" duygularımızdan kısmen ayrılmış olacağız.
Son olarak, bazen bir düşmanı ezerken onların içine o derece acı doldurursunuz ki, intikam planları için yıllar geçirirler. Versailles Anlaşması'nın Almanlar üzerinde böyle bir etkisi vardı. Bazıları uzun dönemde hoşgörü göstermenin daha iyi olduğunu iddia edebilir. Sorun şu ki, hoşgörünüz başka bir riski de içerir; hala kin güden düşmanı teşvik edebilir, ama
düşmanın bu kez hareket edecek bir alanı vardır. Düşmanınızı ezmek neredeyse her zaman daha akıllıcadır. Eğer yıllar sonra intikam almayı planlıyorsa savunmayı bırakmayın, ama onu tekrar ezin.
Rahip ölmekte olan İspanyol devlet adamına ve General Ramon Maria Narvaez'e (1800-1868) sordu. "Ekselansları bütün düşmanlarını affeder mi?" Narvaez, "Düşmanlarımı affetmek zorunda değilim," diye cevap verdi. "Ben hepsini öldürttüm."
Kaynakça: Robert Greene- İktidar
Son düzenleme: