Eterik Beden ve Aura Nedir? Farkları Nelerdir?
Eterik Beden/Eter Beden/Enerji Beden/Biyoplazma gibi birçok isimle adlandırılan ve özünde “ruhani kopyamız” olarak tanımlayabileceğimiz eterik bedenimiz ruhumuza bağlı ancak bazı keskin sınırlarla ayrılan bir yapıdır. Ruhumuz bizim birikimimiz ve varlığımızın özüdür, ancak fiziksel karşılığımızı belirleyen parçamız eterik bedenimizdir.
Eterik beden hakkında konuşmadan önce bedenimizin hemen dışındaki bir olgudan bahsetmek lazım. Bedenimizi oluşturan atomlar belli bir frekansta titreşir. Bu titreşim hareketi fiziksel olarak elektromanyetik bir alan oluşturur. Bu alan “aura” dediğimiz, derimizin hemen üstünde belli spektrumlarda görülen bir ışıma biçimini yaratır. Düşüncelerimiz ve duygularımız kimyasal süreçleri tetikleyip aynı zamanda sinir sistemimizde nörolojik eylemleri başlatırken, elektriksel sinyaller nörondan nörona atlarken aynı zamanda bu hareketler auramıza yansır. Genel yanılgının aksine aura ruhani bir olgu kadar fiziksel de bir olgudur. Onu 3. Göz çalışmaları ile görebiliyor hale gelmemiz bu durumu değiştirmez, çünkü çeşitli fotoğraflama biçimleri ile fiziksel varlığını kanıtlayabilir durumdayız. Bu konudaki yanılgılar materyalist kesimin en büyük dayanaklarından biri olmasına karşın, yanlış algıdan dolayı bu karşıtlığı savunmaktadırlar. Aura üzerine yapılan çalışmalarda savunulan düşünce auranın aslında “canlının oluşturduğu manyetik alandan ibaret olduğu"dur. Aslında bu oldukça doğru bir sonuçtur. Aura üzerinde çalışan insanlar görecektir ki auramız gerçekten de vücudumuzun, duygularımızın ve düşüncelerimizin dış dünyaya bir yansımasıdır. Alevin kaynağı nasıl rengini belirliyorsa, auranın kaynağı olan duygu, düşünce ve fiziksel durumlar da auranın rengini belirlemektedir. Çünkü her düşünce biçimi, her duygu ve her fiziksel hal bedenin farklı frekanslarda titreşmesine neden olur ve bu da her insanın aurasını “özel” yapan etkendir.
Peki Eterik Beden ile Aura Arasındaki Fark Nedir?
Şimdiye kadar bahsettiğimiz üzere aura aslında çoğunlukla fiziksel bir karşılıktır. Eterik beden ise ruhani bir olgudur. Ruha direkt bağlıdır ve öz benliğimizi en iyi temsil eden durumdur. Omurgamızda sıralanan 7 çakra, şakak, omuz ve bel çakralarımız ve binlerce nadilerimizle oluşturduğumuz ve yaydığımız enerji eterik bedenimizi şekillendirerek bizi astral planda var eder. Belli bir frekansta titreşime sahiptir ve eğer zihnimizi eğitirsek, eterik bedenimizi kontrol edebilmeye başlarız. Aynı durum aura için geçerli değildir. Auramızı genişletebilir, onu programlayabilir ve onunla negatif etkilerden korunabiliriz. Ancak eterik bedenimizin ana hatları sabittir ve ruhumuza, enerjimize bağlı olarak güçlenip zayıflar. Onu kontrol etmek aurayı kontrol etmekten kat kat zordur ve çok daha fazla emek ister.
Pratikler Hakkında
Aura ve eterik beden arasındaki pratikler çalışma biçimi olarak birçok yönden aynı olsa da sonuç olarak farklılardır. Birçok çalışma ikisini de destekler niteliktedir. Bu, birbirleri ile sıklıkla bir tutulma sorunu yaratsa da aşağıda anlatacağım örnek bu konudaki ayrımı daha iyi yapmanıza yardımcı olabilir:
Aura ve eterik beden arasındaki en büyük fark etkilenme biçimleridir. Aura düşüncelerden ve duygulardan anlık olarak etkilenebilir. Kişinin karakterini yansıtır ve bir insanla tanıştığınız zaman verilen ilk izlenimi tipten çok aura belirler. Bunu hiç beklemediğiniz insanların hayatınıza nasıl bir anda dahil olup size ciddi etkiler bıraktığını düşünerek kendi içinizde doğrulayabilirsiniz. Eterik beden ise ruhun kaynağı ile doğrudan etkileşime girer. Ruhun bir titreşim seviyesidir ve zihne ev sahipliği yapabilir. Doğru frekansa kitlendiğinizde kişinin eterik bedeni ile etkileşime girebilirsiniz. Bu hem sizin hem de eterik bedene sahip kişinin fiziksel dürtüler hissedebilmesine kadar gider. Bir kişiye yüzlerce kilometre öteden acı, üzüntü, mutluluk ve zevki anında tattırmanın yolu eterik bedenden geçer. Ayrıca lanetler çoğunlukla eterik bedene yapılırsa asıl gücünü gösterir. Çünkü eterik beden, fiziksel bedenimizle direkt etkileşimlere giren çakralarımız ve nadilerimizle direkt olarak bağlantılıdır. Nasıl yoga, meditasyon gibi fiziksel çalışmalarla ruhani durumumuzu etkiliyorsak aynı şekilde ruhani pratikler ve büyülerle de fiziksel sağlığımızı etkilememiz mümkündür. Aurada ise bu durum kişinin psikolojik dünyasına ve çevresi ile etkileşimine etki edecek şekilde vuku bulur. Yani birinin aurasını programladığınızda onun psikolojik dünyasına etki etmeye başlarsınız. Bu çoğunlukla kişinin ruhsal sağlığını etkilerken bazı durumlarda kendine iyi veya kötü sonuçları çekmesine de sebep olabilir. Karma inanışının sonuçları buna iyi bir örnektir. Karmaya inanan kişiler eylemlerinin sonuçları olacağına dair öyle kesin düşüncelere sahiptir ki, auraları da buna göre programlanır ve gerçekten sonuçları kendine çekmeye başlar.
Eterik Bedenime Nasıl Ulaşabilirim?
Her şeyin başında olduğu gibi bunda da ilk önce enerjiyi tanımak gerekir. Kendimizi ve enerjimizi hissedemeden enerji bedenimizle de etkileşime giremeyiz. Henüz algı konusunda toy olan beynimizi eğitmeden zihinlimizi taşımayı becermeyi beklemek bir hayalden öteye geçemez.
Bundan sonrasında ise yapılması gereken şey belli bir frekansta titreştiğini söylediğimiz eterik beden ile etkileşime girmek için onun frekansında dalgalar üretmeye başlamak, kısaca transa girmektir. Yazıyı uzatmamak açısından çalışmalardan bahsetmemeyi tercih ediyorum. Ancak derin trans haline girerek eterik bedene ulaşabilir ve zihninizi fiziksel bedeninizden eterik bedeninize geçirerek bir süreliğine fiziksel sınırlamalardan muaf olabilirsiniz.
Astral Seyahat ve Eterik Beden
Kısıtlamalardan muaf olmak kulağa güzel geliyor, değil mi? Eterik bedenimizi kontrol etmeye başladığımızda madde ile etkileşimimiz tamamen kaybolmaz. Onun enerjisel karşılığı ile etkileşime girebiliyor halde oluruz. Fiziksel sınırlar artık kişiye işlemez ancak titreşen, aura oluşturan ve enerji sahibi olan tek siz değilsiniz, tüm evren titreşir ve enerji üretir. Bu durumda eterik bedeniniz ile kendi fiziksel sınırlamalarınızdan kurtulabilir ve mesafeleri yorulmaksızın aşabilirsiniz ancak bu sırada hala etrafınızdaki nesneler, varlıklar ve enerjilerle etkileşimde kalmaya devam edersiniz. Bu durum aynı zamanda astral/bedensiz farklıkların fiziksel etkileşime girebilme yeteneklerini de açıklar. Çünkü herhangi bir nesnenin astral plandaki yani enerjisel durumundaki hali (burada İngilizcedeki “state” kelimesini referans alabilirsiniz kelime anlamı olarak) ile yeterince güçlü etkileşimler onun fiziksel plandaki halini de değiştirebilir. Daha önceki örneğimde söylediğim gibi, enerji ve fiziksel kavramlar çift yönlüdür. Fiziksel çalışmalarla enerjimize etki edebiliyorsak enerjisel pratikler de fiziksel düzleme etki edebilir.
Ruhani Pratikler, Meditasyonlar, Yoga Pratikleri, Mantralar ve Eterik Bedene Etkileri
Yazımızın sonuna gelirken tabii ki bu iki olgunun hangisinin bizi daha güçlü yapacağını açıklamakta fayda var. Cevabım ise:
Biri olmadan diğeri olmaz.
Burada bir seçim şansınız yok. Sağlıklı bir eterik beden olmadan sağlıklı bir aura bekleyemeyeceğiniz gibi sağlıksız bir aura da sağlıksız eterik bedene işaret eder. Bu yüzden kendini ruhani olarak geliştirmek isteyen biri ikisine de eğilmek zorundadır. Aura sizi dış etkenlerden korur ve düşüncelerinizin stabil kalmasına yardımcı olur. Diğer insanlara karşı sizin reklamınızı yapar. Onu ne kadar iyi yönetirseniz getirisi o kadar iyidir. Eterik beden ise bu düzlemdeki gücünüzü belirleyen ana faktörlerdendir. Özeldir ve kolay kolay değişmez. Uzun ve emek isteyen bir süreç ister. Yaptığımız ruhani pratikler bedenimizdeki kimyasal ve ruhani dengeyi oluşurken iki taraf da bundan fayda görür. Dileyen kişiler Sanskrit mantralarının, meditasyonun ve yoganın beynin limbik sistemine etkisini okuyabilir. Şunu belirtmekte fayda var ki, eğer bu pratikler fiziksel olarak bizde değişikliklere sebep olmasaydı, ruhaniyet diye bir şey asla var olmazdı. Çünkü ruhaniyet doğaüstü değildir. Doğaldır ve işleyişin bir parçasıdır. Yasalardan aykırı davranamaz ve belli sistemlere tabi tutulur. Ruhani pratikler yapan kişiler bu yüzden fiziksel ve mental olarak da kendini geliştirmeye odaklanmalıdır. Okuduğunuz için teşekkür ediyor, en eski deyişlerden biriyle yazımı bitirmek istiyorum.
As above, so below
Eterik Beden/Eter Beden/Enerji Beden/Biyoplazma gibi birçok isimle adlandırılan ve özünde “ruhani kopyamız” olarak tanımlayabileceğimiz eterik bedenimiz ruhumuza bağlı ancak bazı keskin sınırlarla ayrılan bir yapıdır. Ruhumuz bizim birikimimiz ve varlığımızın özüdür, ancak fiziksel karşılığımızı belirleyen parçamız eterik bedenimizdir.
Eterik beden hakkında konuşmadan önce bedenimizin hemen dışındaki bir olgudan bahsetmek lazım. Bedenimizi oluşturan atomlar belli bir frekansta titreşir. Bu titreşim hareketi fiziksel olarak elektromanyetik bir alan oluşturur. Bu alan “aura” dediğimiz, derimizin hemen üstünde belli spektrumlarda görülen bir ışıma biçimini yaratır. Düşüncelerimiz ve duygularımız kimyasal süreçleri tetikleyip aynı zamanda sinir sistemimizde nörolojik eylemleri başlatırken, elektriksel sinyaller nörondan nörona atlarken aynı zamanda bu hareketler auramıza yansır. Genel yanılgının aksine aura ruhani bir olgu kadar fiziksel de bir olgudur. Onu 3. Göz çalışmaları ile görebiliyor hale gelmemiz bu durumu değiştirmez, çünkü çeşitli fotoğraflama biçimleri ile fiziksel varlığını kanıtlayabilir durumdayız. Bu konudaki yanılgılar materyalist kesimin en büyük dayanaklarından biri olmasına karşın, yanlış algıdan dolayı bu karşıtlığı savunmaktadırlar. Aura üzerine yapılan çalışmalarda savunulan düşünce auranın aslında “canlının oluşturduğu manyetik alandan ibaret olduğu"dur. Aslında bu oldukça doğru bir sonuçtur. Aura üzerinde çalışan insanlar görecektir ki auramız gerçekten de vücudumuzun, duygularımızın ve düşüncelerimizin dış dünyaya bir yansımasıdır. Alevin kaynağı nasıl rengini belirliyorsa, auranın kaynağı olan duygu, düşünce ve fiziksel durumlar da auranın rengini belirlemektedir. Çünkü her düşünce biçimi, her duygu ve her fiziksel hal bedenin farklı frekanslarda titreşmesine neden olur ve bu da her insanın aurasını “özel” yapan etkendir.
Peki Eterik Beden ile Aura Arasındaki Fark Nedir?
Şimdiye kadar bahsettiğimiz üzere aura aslında çoğunlukla fiziksel bir karşılıktır. Eterik beden ise ruhani bir olgudur. Ruha direkt bağlıdır ve öz benliğimizi en iyi temsil eden durumdur. Omurgamızda sıralanan 7 çakra, şakak, omuz ve bel çakralarımız ve binlerce nadilerimizle oluşturduğumuz ve yaydığımız enerji eterik bedenimizi şekillendirerek bizi astral planda var eder. Belli bir frekansta titreşime sahiptir ve eğer zihnimizi eğitirsek, eterik bedenimizi kontrol edebilmeye başlarız. Aynı durum aura için geçerli değildir. Auramızı genişletebilir, onu programlayabilir ve onunla negatif etkilerden korunabiliriz. Ancak eterik bedenimizin ana hatları sabittir ve ruhumuza, enerjimize bağlı olarak güçlenip zayıflar. Onu kontrol etmek aurayı kontrol etmekten kat kat zordur ve çok daha fazla emek ister.
Pratikler Hakkında
Aura ve eterik beden arasındaki pratikler çalışma biçimi olarak birçok yönden aynı olsa da sonuç olarak farklılardır. Birçok çalışma ikisini de destekler niteliktedir. Bu, birbirleri ile sıklıkla bir tutulma sorunu yaratsa da aşağıda anlatacağım örnek bu konudaki ayrımı daha iyi yapmanıza yardımcı olabilir:
Aura ve eterik beden arasındaki en büyük fark etkilenme biçimleridir. Aura düşüncelerden ve duygulardan anlık olarak etkilenebilir. Kişinin karakterini yansıtır ve bir insanla tanıştığınız zaman verilen ilk izlenimi tipten çok aura belirler. Bunu hiç beklemediğiniz insanların hayatınıza nasıl bir anda dahil olup size ciddi etkiler bıraktığını düşünerek kendi içinizde doğrulayabilirsiniz. Eterik beden ise ruhun kaynağı ile doğrudan etkileşime girer. Ruhun bir titreşim seviyesidir ve zihne ev sahipliği yapabilir. Doğru frekansa kitlendiğinizde kişinin eterik bedeni ile etkileşime girebilirsiniz. Bu hem sizin hem de eterik bedene sahip kişinin fiziksel dürtüler hissedebilmesine kadar gider. Bir kişiye yüzlerce kilometre öteden acı, üzüntü, mutluluk ve zevki anında tattırmanın yolu eterik bedenden geçer. Ayrıca lanetler çoğunlukla eterik bedene yapılırsa asıl gücünü gösterir. Çünkü eterik beden, fiziksel bedenimizle direkt etkileşimlere giren çakralarımız ve nadilerimizle direkt olarak bağlantılıdır. Nasıl yoga, meditasyon gibi fiziksel çalışmalarla ruhani durumumuzu etkiliyorsak aynı şekilde ruhani pratikler ve büyülerle de fiziksel sağlığımızı etkilememiz mümkündür. Aurada ise bu durum kişinin psikolojik dünyasına ve çevresi ile etkileşimine etki edecek şekilde vuku bulur. Yani birinin aurasını programladığınızda onun psikolojik dünyasına etki etmeye başlarsınız. Bu çoğunlukla kişinin ruhsal sağlığını etkilerken bazı durumlarda kendine iyi veya kötü sonuçları çekmesine de sebep olabilir. Karma inanışının sonuçları buna iyi bir örnektir. Karmaya inanan kişiler eylemlerinin sonuçları olacağına dair öyle kesin düşüncelere sahiptir ki, auraları da buna göre programlanır ve gerçekten sonuçları kendine çekmeye başlar.
Eterik Bedenime Nasıl Ulaşabilirim?
Her şeyin başında olduğu gibi bunda da ilk önce enerjiyi tanımak gerekir. Kendimizi ve enerjimizi hissedemeden enerji bedenimizle de etkileşime giremeyiz. Henüz algı konusunda toy olan beynimizi eğitmeden zihinlimizi taşımayı becermeyi beklemek bir hayalden öteye geçemez.
Bundan sonrasında ise yapılması gereken şey belli bir frekansta titreştiğini söylediğimiz eterik beden ile etkileşime girmek için onun frekansında dalgalar üretmeye başlamak, kısaca transa girmektir. Yazıyı uzatmamak açısından çalışmalardan bahsetmemeyi tercih ediyorum. Ancak derin trans haline girerek eterik bedene ulaşabilir ve zihninizi fiziksel bedeninizden eterik bedeninize geçirerek bir süreliğine fiziksel sınırlamalardan muaf olabilirsiniz.
Astral Seyahat ve Eterik Beden
Kısıtlamalardan muaf olmak kulağa güzel geliyor, değil mi? Eterik bedenimizi kontrol etmeye başladığımızda madde ile etkileşimimiz tamamen kaybolmaz. Onun enerjisel karşılığı ile etkileşime girebiliyor halde oluruz. Fiziksel sınırlar artık kişiye işlemez ancak titreşen, aura oluşturan ve enerji sahibi olan tek siz değilsiniz, tüm evren titreşir ve enerji üretir. Bu durumda eterik bedeniniz ile kendi fiziksel sınırlamalarınızdan kurtulabilir ve mesafeleri yorulmaksızın aşabilirsiniz ancak bu sırada hala etrafınızdaki nesneler, varlıklar ve enerjilerle etkileşimde kalmaya devam edersiniz. Bu durum aynı zamanda astral/bedensiz farklıkların fiziksel etkileşime girebilme yeteneklerini de açıklar. Çünkü herhangi bir nesnenin astral plandaki yani enerjisel durumundaki hali (burada İngilizcedeki “state” kelimesini referans alabilirsiniz kelime anlamı olarak) ile yeterince güçlü etkileşimler onun fiziksel plandaki halini de değiştirebilir. Daha önceki örneğimde söylediğim gibi, enerji ve fiziksel kavramlar çift yönlüdür. Fiziksel çalışmalarla enerjimize etki edebiliyorsak enerjisel pratikler de fiziksel düzleme etki edebilir.
Ruhani Pratikler, Meditasyonlar, Yoga Pratikleri, Mantralar ve Eterik Bedene Etkileri
Yazımızın sonuna gelirken tabii ki bu iki olgunun hangisinin bizi daha güçlü yapacağını açıklamakta fayda var. Cevabım ise:
Biri olmadan diğeri olmaz.
Burada bir seçim şansınız yok. Sağlıklı bir eterik beden olmadan sağlıklı bir aura bekleyemeyeceğiniz gibi sağlıksız bir aura da sağlıksız eterik bedene işaret eder. Bu yüzden kendini ruhani olarak geliştirmek isteyen biri ikisine de eğilmek zorundadır. Aura sizi dış etkenlerden korur ve düşüncelerinizin stabil kalmasına yardımcı olur. Diğer insanlara karşı sizin reklamınızı yapar. Onu ne kadar iyi yönetirseniz getirisi o kadar iyidir. Eterik beden ise bu düzlemdeki gücünüzü belirleyen ana faktörlerdendir. Özeldir ve kolay kolay değişmez. Uzun ve emek isteyen bir süreç ister. Yaptığımız ruhani pratikler bedenimizdeki kimyasal ve ruhani dengeyi oluşurken iki taraf da bundan fayda görür. Dileyen kişiler Sanskrit mantralarının, meditasyonun ve yoganın beynin limbik sistemine etkisini okuyabilir. Şunu belirtmekte fayda var ki, eğer bu pratikler fiziksel olarak bizde değişikliklere sebep olmasaydı, ruhaniyet diye bir şey asla var olmazdı. Çünkü ruhaniyet doğaüstü değildir. Doğaldır ve işleyişin bir parçasıdır. Yasalardan aykırı davranamaz ve belli sistemlere tabi tutulur. Ruhani pratikler yapan kişiler bu yüzden fiziksel ve mental olarak da kendini geliştirmeye odaklanmalıdır. Okuduğunuz için teşekkür ediyor, en eski deyişlerden biriyle yazımı bitirmek istiyorum.
As above, so below
Son düzenleme: