Kaworu Nagisa
Karga
Heraklitos
Efesli Heraklitos (MÖ 535? - 475), Efes'te yaşamış Sokrates öncesi Yunan filozof.
Efes'in yerlisi olduğu ve babasının adının Bloson olduğu gibi detaylar dışında hayatı hakkında pek az şey bilinmektedir. Batı felsefe tarihinde dinamik bir felsefi sistem ortaya koyan ilk kişidir.
Yaşamı
Herakleitos'un hayatı hakkında hemen hemen kesin olan hiçbir şey bilinmemektedir. Yaşamına ilişkin pek çok bilgiyi Diogenes Laertios'tan öğreniyoruz. İyonya'nın sonuncu ve en büyük filozofu olan Herakleitos'un Bloson'un oğlu olduğu ve MÖ 540 civarında Efes'te doğmuş olduğu söylenmektedir. Apollodoros'a göre 69. Olimpiyatta sivrilmiştir. (MÖ 504-501) Efes'te kral-rahipler veren bir aileden geldiği anlaşılmaktadır. Antisthenes bu görevi kullanma sırası Herakleitos'a geldiğinde, bu hakkını kardeşine bıraktığını söyler.
Kendisinin çağdaşları ile karşıtlık içinde bulunduğunu görmüş ve topluluk içinde yaşamaktan uzaklaşmıştır. Bu büyük filozofun söylediklerinden döneminin siyasal durumundan hoşlanmadığı ve sert bir dille bu durumu eleştirdiği anlaşılıyor. Yalnızca siyasal durumu değil, kendi yurttaşlarını da eleştiriyor. Arkadaşı Hermodoros'u sürgüne yolladıkları için Ephesoslulara şöyle diyor:
"Bütün yetişkin Efesliler kendilerini asıp kenti çocuklara bıraksalar iyi olur; çünkü onlar 'hiç kimse bizden çok değerli olmamalı; böyle biri varsa, gitsin, başka yerde başkalarının arasında yaşasın!' diyerek, aralarındaki en değerli adamı, Hermodoros'u sürgüne yolladılar.”
Yurttaşları ondan kanunlar yapmasını isteyince, kent artık kötü yönetim biçiminin hâkimiyetinde olduğundan bu isteği geri çevirmiştir. Herakleitos'un zenginleşmiş yeni sınıfa karşı duyduğu nefreti şu parçadan anlıyoruz:
"Hiç eksik olmasın zenginliğiniz Efesliler. Olmasın ki alçaklığınız belli olsun."
Bir öyküye göre Herakleitos Artemis Tapınağına çekilerek aşık oynuyormuş. Efesliler çevresinde toplandıklarında şöyle demiş: "Ne şaşıyorsunuz, reziller? Yoksa böyle yapmak sizinle birlikte devlet yönetmekten daha iyi değil mi?"
Halka "yığın, anlayışsızlar" gözüyle bakıyor, bu küçümseme onların geleneksel inançlarını da içine alıyordu. Herakleitos'un Ksenophanes'in yerleşik din anlayışına eleştirici tutumunu sürdürdüğünü görüyoruz:
"Gece dolaşanlar, Magos'lar, Bakkhos rahipleri, Dionysos'un rahipleri, gizemlere erenler. Ölümden sonra ceza çekmekle tehdit ediyorlar ve ateşte yanacaklarını kehanet ediyorlar; halkın arasında kabul gören bu gizli ayinler böyle kutsal olmayan tarzda cereyan eder."
"Kana bulanarak arındırmaya çalışıyorlar kendilerini, çamura batmış birinin kendini çamurlu suyla yıkaması gibi. Çamurla temizlenen birine herkes deli der. Karşılarındaki tanrı heykellerine yakarıyorlar, konuşur gibi duvarlarıyla evlerin. Ne tanrılar ne de kahramanlar hakkında bir şey bildikleri var"
"İnsanlar bu töreni Dionysos'a saygıda bulunmak için düzenlemeyip, sadece Phallus'a övgüler düzseydiler, o zaman bu gerçekten utanmazca bir iş olurdu. Oysa kendilerinden geçerek saygıda bulundukları Dionysos ile Hades tek ve aynı şeydir."
Bu büyük filozof, daha önceki büyük Yunan bilginlerini, filozoflarını ve şairlerini de küçümsüyor:
"Homeros'u yarışmalardan kovmalı ve sopalamalı, aynı şekilde Arkhilokhos'u da."
"Çok bilgi insanı uslandırmaz; öyle olsa Hesiodos'u, Pisagor'u, Ksenophanes'i ve Hekataios'u uslandırırdı."
Herakleitos'un yukarıdaki parçalarından anlaşıldığı gibi Yunan dünyasında kabul görmüş bu isimleri eleştiriyor. Platon da Herakleitos gibi Yunan dünyasında çok önemli olan Homeros ve Hesiodos'u insanları yanlış şekillendirdikleri konusunda eleştirmiştir. Platon'un beğenmediği o efsanelerdeki evren tasarımıdır.
Diogenes'e göre Herakleitos çocukluğundan beri olağanüstü bir kişiydi; gençliğinde hiçbir şey bilmediğini ileri sürerdi ve kendini incelediğini söyler: "Kendimi keşfettim" "Ruhun ucu bucağı yok"
Herhangi bir filozofun öğrencisi olmamasına karşın Ksenophanes'in derslerini dinlediğini söyleyenler vardır. Herakleitos Milet'li filozoflardan da etkilenmiştir. Zıtlıkların çatışması ve birliği ana öğretisinde Anaksimandros ve Pisagor'dan etkilendiği görülmektedir. Ruh öğretisinde de Anaksimenes'ten etkilenmiştir.
Şu ana kadar elimize geçen kayıtlarda Herakleitos'un bir eserinden çokça parça bulabildiğimiz ilk filozoftur. Eserinin adı "Doğa üzerine". Diogenes'ten öğrendiğimize göre eseri üç bölümdür; Birinci evren üzerine, ötekiler siyaset ve tanrı bilim üzerine. Bu eser atasözlerini andırır ifadelerden oluşan şiirsel bir düz yazıdır. Yığına karşı gösterdiği küçümseme üslubunda da kendini gösterir. Geniş halk yığınları tarafından anlaşılmayı isteyen bir insanın diliyle konuşmaz. Bilmeceyi andıran sözleri ancak kendisini anlayabilecek niteliği olan seçkinlere hitap etme arzusunun ifadesidir. Dilinin bu özelliklerinden dolayı kendisine "karanlık" denmiştir.
Herakleitos'un sözlerini anlamak için çaba harcamak gerekir. Bilmeceyi çözmek gerekir. Çünkü ona göre hakikat gizlenmeyi sever:
"Delphoi'daki [kâhin] tanrının kehaneti ne açıklıyor ne de gizliyor, yalnızca işaret ediyor."
Kitabını adak olarak Artemis Tapınağına koydu. Diogenes'ten öğrendiğimize göre eseri o kadar ünlü oldu ki Herakleitosçular denen ardılları ondan kaynaklandı.
Varlık kuramı
Ana madde ateş
Herakleitos, nesnelerin kendisinden gelip, kendisine gittikleri ilk maddenin ateş olduğunu söylemiştir. Ona göre dünyamız sonsuz canlı ateşten değişmeyle meydana gelmiştir ve bir vakit gelecek sonunda tüm-ateşe girecektir, böylece akış yeniden başlayacaktır:
"Bütünün kendisi olan bu evreni ne bir tanrı, ne de bir insan oluşturmuştur. O, sürekli belli ölçülere göre yanan, belli ölçülere göre sönen ezeli ve ebedi ateştir."
Ona göre ateş hem gereksinim ve hem de tokluktur. Çünkü gereksinim ya da açlık, ateşin evrensel düzenine işaret eder; tokluk ise bir nesnenin ölümü, ateşe dönüşmesi anlamına gelir.
Herakleitos'a göre her şey ateşten geldi ve yok olup yeniden ateşe dönecek. Ateşin gelip her şeyi yargılayıp mahkûm edeceğini söyler. Ateşin kendisinden meydana gelen şey değiştiği hâlde, ateşin kendisi değişmez. O hep var olan ateştir. Belli bir ölçü içerisinde ateş ile maddeler karşılıklı olarak birbirlerine dönüşürler. Bu dönüşümler evren düzenini oluşturur:
"Her şey ateşle takas olur, ateş de her şeyle; tıpkı altın ile malların ve mallar ile altının takas edilmesi gibi"
Karşıtların birliği ve savaşı
Karşıtların savaşı, oluşun zorunlu ve tek koşuludur. Eğer karşıtlıklar arasındaki savaş olmasaydı hiçbir şey olmazdı. Evren karşıtlıkların savaşının oluşturduğu bir uyum harmonia'dır:
"Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlardan en güzel uyum doğar. Her şey çatışma sonucunda oluşur."
Varlıkların oluşumu ancak birbirlerine zıt olan ve bundan ötürü birbirlerini sürdüren zıtların çatışmasına bağlıdır. Herakleitos savaşın her şeyin babası ve kralı olduğunu; kimini tanrı, kimini insan olarak ortaya çıkardığını; kimini köle, kimini özgür kıldığını söyler. Herakleitos, tanrılarda, insanlarda yok olsun o kavga diyen ozanı kınıyor. O, pes ve tiz sesler olmazsa uyum olmaz, birbirine karşıt erkek ve dişi olmazsa canlı varlıklar olmaz, diyerek gerekçesini sunar.
Evren zıt öğelerden oluşmuştur. Bu zıtlıklar arkasında ise "bir olan" hep durmakta olup tanrı adıyla anılır. Bu ayrılıklı birliği filozof çeşitli simgelerde ve şekillerde görüyor. İnen ve çıkan yolun aynı olduğunu, iyi ile kötünün aynı olduğunu, çemberin çevresinde başlangıç ve sonun ortak olduğunu, yazının yolunun düz ve eğri olduğunu, soğuğun ısınıp, sıcağın soğuduğunu; nemlinin kuruyup kurunun nemlendiğini söylüyor. Bütün bu zıtlıklar, ikililiklerine karşın aynı şey olup birin ayrı ayrı yanlarıdır. Parçalarında şöyle sıkça belirtiyor:
"Bağlanışlar; bütünler ve bütün olmayanlar, bir arada duran ve ayrı duran, birlikte söylenen ve ayrı söylenen. Her şeyden bir, birden her şey."
"τω ουν τοξω ονομα βιος, εργον δε θανατος."
"Yayın adı yaşamdır, işi ise ölüm."
"αθανατοι θνητοι θνητοι αθαντατοι ζωντες τον εκεινων θανατον τον δε εκεινων βιον τεθνεωτες."
"Ölümsüzler ölümlü, ölümlüler ölümsüz. Biri ötekinin ölümünü yaşar, öteki de ötekinin yaşamına ölür."
Akış öğretisi
Herakleitos'a göre her şey akar ve sürekli değişir. Ana madde olarak gördüğü Ateş bir an için bile hareketsiz kalmayan bir maddedir. Bu büyük filozofun akış öğretisini ifade eden sözleri şunlardır:
"ποταμοῖσι τοῖσιν αὐτοῖσιν ἐμϐαίνουσιν, ἕτερα καὶ ἕτερα ὕδατα ἐπιρρεῖ."
"Aynı ırmaklara girenlerin üzerinden farklı sular akar"
"Ποταμοῖς τοῖς αὐτοῖς ἐμβαίνομέν τε καὶ οὐκ ἐμβαίνομεν, εἶμέν τε καὶ οὐκ εἶμεν."
"Aynı ırmaklara gireriz ve girmeyiz. Hem varız hem yokuz."
Oluş ve değişmenin değişmeyen yasası logos
Logos sözcüğü dillere çevrilmesi çok zor bir kelimedir. Söz, düşünce, akıl, anlam anlamlarına gelir. Herakleitos'un logos'u halen tartışılmaktadır. Değişmenin kendisine göre gerçekleştiği yasaya logos diyor. Ateş ölçüyle yanar ve ölçüyle söner. O halde her şeyin kaynağı olan ve ateşin en saf biçimde kendisinde bulunduğu güneş bile bu yasaya uymaktadır. Güneşin ölçülerini aşmayacağını, eğer bunu yaparsa adaletin hizmetkarları olan Erinys'lerin onu yakalayacağını söyler. Herakleitos eserine logos ile başlıyor:
"Bu her zaman var olan logos'u insanlar yalnızca işitmeden önce değil, işittikten sonra da anlamıyorlar. Her şey bu logos'a göre olup bittiği ve ben her şeyi doğasına göre ayırt ettiğim ve nasıl olduğunu bildirip açıkladığım halde, söylediklerimle ve yaptıklarımla karşılaştıklarında acemi gibi davranıyorlar. Uykudayken ne yaptığını unutan öteki insanlar gibi bunlar da uyanıkken ne yaptıklarının farkında değiller."
Logos herkeste ortak olan düşünmedir. Ancak logos her şeyde ortaklaşa olmasına karşın çoğunluğun sanki kendilerine özgü düşünceleri varmış gibi yaşadığını söyler. Ona göre nasıl ateşe yaklaştırılan kömürler başkalaşarak ateşleşirler, uzaklaştırılınca da sönerlerse ruhumuz da ortaklaşa olanın ardından giderse logos'tan pay alır, ayrılırsa logos'suzdur.
"Akla uygun konuşmak isteyenler yasasına bağlı bir kentten daha güçlü bir biçimde her şeyde ortak olana sıkıca sarılmalıdır. Çünkü bütün insan yasaları tanrısal olandan beslenir. Bu tanrısal yasa her şeyi dilediğince yönetir ve her şeye fazlasıyla yeter." Herakleitos evreni logos'un yönetmesine karşın insanların bunu anlayamamalarından böyle yakınmıştır.
Görelik kuramı
Herakleitos'ta her şeyin göreli olduğu görüşü vardır. Ondan kalan parçalarda evrensel göreliliği şöyle ifade ediyor:
"İnsan tanrı tarafından küçük çocuk olarak çağrılır, nasıl ki çocuk da yetişkin insan tarafından öyle çağrılırsa"... "En bilge insan, tanrıyla karşılaştırılırsa bilgelik, güzellik ve bütün öteki şeyler bakımından bir maymundur"... "En güzel maymun, insanla karşılaştırılırsa çirkindir"... "Deniz suyu en temiz ve en pistir. Balıklar onu içebilirler ve onlar için o kurtarıcıdır. Buna karşılık insanlar için o içilemezdir ve öldürücüdür"
Bu evrensel görelilik iyinin, kötünün; doğrunun, yanlışın; adaletin, adaletsizliğin aslında göreli kavramlar oldukları düşüncesini doğurur. Ancak Herakleitos'a göre iyiliğin var olması için kötülüğün, ışığın var olması için karanlığın, tokluğun var olması için açlığın olması gereklidir. Adaletsizlik olmasaydı adaletin adı bilinmezdi. Herakleitos hastalığın sağlığı; açlığın tokluğu; yorgunluğun dinlenmeyi hoş kıldığını söyler.
İnsan kuramı
Herakleitos'a göre insan üç şeyden oluşmuştur; ateş, su ve toprak. Sürekli bir dönüşüm vardır. Ruhlar için ölümün su olmak olduğunu, su için ölümün toprak olmak olduğunu, topraktan ise su olduğunu, sudan da ruh olduğunu söyler.
İnsan ruhu aslında ateşten oluşmuştur; ancak bu ateş ruh haline dönüşürken nemlenen bir ateştir.
Herakleitos ruhların nemden buharlaştığını belirtiyor. Ona göre ruhsal durumların en alt seviyesi su veya nem olmaktır. Su veya nemli olmak Hades'in çamurlu yollarında son bulur. Ruhsal durumların en üstü seviyesi sıcak ve kuru hava olmaktır. Parlak ve kuru olan ruhun en iyi ve en bilgedir.
Herakleitos'un genel olarak insanlar hakkındaki düşünceleri şöyledir:
"En değerli kişilerin birdir yeğ tuttuğu, o da geçici şeylerin ölümsüz ünü. Oysa kitle sığır gibi tıkınmakla geçiriyor gününü"
Herakleitos insanlara yığınlar gözüyle bakmaktadır. Yığınları küçümsemiştir. Logos'u anlamadıkları için dinlerken sağır gibi olduklarını söyleyip "varken, yoklar" deyişinin onlara uyduğunu ifade etmiştir.
Çoğunluğun anlayışı ve düşüncesi olmadığını ima ediyor. Onların halk ozanlarına inandıklarını, çoğunluğun kötü, azınlığın ise iyi olduğunu bilmeden yığını öğretmen kabul ettiklerini düşünüyor.
Bilgi kuramı
Herakleitos'un en çok önem verdiği şey bilgeliktir. Ama bu aynı zamanda geleneksel Yunan düşüncesidir. Bilgeliğin her şeyden üstün olduğunu ifade ediyor. Ona göre bilgece olan şey saf ateştir. Biz ruhumuzda bulundurduğumuz ateş oranında bilgeyiz. Ruhu kuru olan daha bilge, ruhu ıslak olan ise daha az bilgedir. Herakleitos bilgeliği şöyle ifade ediyor:
"Ölçülü olmak en büyük erdemdir. Bilgelik doğaya kulak vererek doğruluğu dile getirmek ve doğru olanı yapmaktır."
"Bilgelik tektir; her şeyi her şeyle yöneten düşünceyi bilmektir."Herakleitos-Frag.111 çev. Cengiz Çakmak
"Beni değil, logos'u işiterek her şeyin bir olduğunu kabul etmek bilgeliktir."
Herakleitos insan bilgisinin sınırlı olduğundan söz ediyor. Bunu şu parçasından anlıyoruz:
"En denenmiş kişinin anlayıp savunduğu şey bile bir kanıdan öteye gitmez. Ama yalancılarla yardakçıları gerçek mutlaka yakalayacaktır"
Ahlak kuramı
Herakleitos iki tür kişinin varlığını ayırt etmektedir: Logos'u kavrayamayan ve kavrayabilen kişiler. Logos'u kavrama bu kavrayışa uygun yaşamayı gerektirir. Evrenin yasası olan logos'u bilmek usun (aklın) ödevidir. Logos'u tanıyıp anlayan kimse bu us yasasını kendi eylemine de ölçü olarak alacaktır.
Herakleitos'un amacı insanları logos'a uygun davranmaya yöneltmektir. En üstün amaç bilgelik ve doğruyu bulmak, doğruya uygun yaşamaktır. Mutluluk doğruluğu bilerek, ona uygun yaşayarak elde edilir. Mutluluk bedensel hazlardan kaynaklanmaz. Tutkulara karşı koymak ve ölçülü olmak gerekir. Tutkulara karşı koymanın güç olduğunu ancak arzu edilen şeyin bedelini ruhun ödediğini söyler.
İnsanlar yasaya uygun davranmalıdır:
"Halk yasayı kentin surlarını savunur gibi dirençle korumalıdır."
Evren anlayışı
Ona göre tüm evren ateşten var olmuştur ve bir süre sonra yine ateşe dönecektir. Evrenin var oluşu ve yok oluşu olayı belirli aralıklarla olarak sonsuz kere yinelenecektir. Evren, belirli dönemlerde var olan ve yine belirli bir dönemde yok olan bir olgudur.
Herakleitos'ta yeni olan yan; evrenin birdenbire bir oluş ve yok oluş olgusu olarak görülmesidir. Milet Okuluna göre evren özü somut olan bir şeyden; sudan ya da havadan yapılmıştır, her şeyin özünde bu maddeler bulunur. Herakleitos ise ateşi ana madde yapmakla, varlıkların özde bir madde değil, bir güç, erk (enerji) olduğuna dikkat çekmiştir.
Alıntı.
Son düzenleme: