Efsanevî Rus ressam İlya Repin’den, tarihte Korkunç İvan olarak bilinen Rus Çarı IV. İvan’ın, bir öfke krizi sonrası başından yaraladığı oğlunu ve sonrasındaki çaresizliğini resmettiği etkileyici eseri Korkunç İvan ve Oğlu. 35 yıl boyunca sağ eliyle resim yaptıktan sonra, elindeki ağrılar yüzünden sanat hayatının geri kalan 30 yılını sol eliyle resim yaparak tamamlayan İlya Repin’in bu eseri, Rusya’nın başkenti Moskova’daki Tretyakov Galerisi’nde sergileniyor.
Rus edebiyatı için Tolstoy ne kadar değerli bir yazarsa, Rus resim sanatı için İlya Repin de o kadar değerli bir ressam. İlya Repin bu eserini, 12 ciltlik Rusya Tarihi çalışmasıyla bilinen Rus tarihçi Nikolay Karamzin’in anlattıklarından yola çıkarak resmetmiş. Korkunç İvan ve tahtın tek aklı başında varisi oğlu İvan İvanoviç’in arası, torun sahibi olmayı kafasına koyan babanın, kendisine torun veremeyen iki gelinini manastıra kapatması yüzünden zaten kötüymüş. Oğlundan hamile kalan üçüncü gelininin “uygunsuz kıyafet giymesini” bahane ederek dövmesi ve bundan dolayı gelinin bebeği düşürmesi, oğul İvan için bardağı taşıran son damla olmuş.
Oğul İvan, baba İvan’la çok sert bir tartışmaya girmiş. Hararetli tartışma sırasında öfkesine hâkim olamayan Korkunç İvan, elindeki asasıyla oğlunun başına vurmuş. Ressam İlya Repin, ortalık bir anda kan gölüne dönüşünce ne yaptığının farkına varan babanın gözlerindeki dehşeti, acıyı, pişmanlığı ve çaresizliği, âdeta oradaymışçasına, çok gerçekçi bir şekilde tuvaline aktarmış.
Baba İvan’ın, oğlunun başından fışkıran kanı eliyle durdurma çabasını görüyoruz, ama nâfile... Ölümün eşiğindeki oğul İvan’ın sâkin ifadesi, gözünden akan bir damla yaş ve “Affettim seni baba” dercesine, babasının kolunu sıkıca kavrayışı... Tarihçi Karamzin’in aktardığına göre genç İvan’ın son sözleri, “Sâdık bir oğul ve en mütevazı hizmetkârın olarak ölüyorum” olmuş ve oğul İvan bu olaydan birkaç gün sonra ölmüş.
İvan’ın “korkunçlukları” nelermiş bir bakalım... Kendisini ilk Rus Çarı ilân eden İvan, aslında zeki bir reformist, diğer taraftan da “Sadece Tanrıya hesap veririm” düşüncesiyle bütün yetkileri kendisinde toplayan, paranoyak, megalomanyak ve çok acımasız bir zorbaymış.
Kuzeni Vladimir’in yerine geçeceği korkusuyla, kuzeni ve çocuklarını zehir içmeye zorlayarak, Prens Andrey’i köpeklere yedirerek, Moskova’yı işgâlden kurtaran sâdık General Vorotynsky’yi yakarak öldürmüş. Bütün bu zâlimliklerinin yanında geriye bir de muhteşem bir eser bırakmış: Moskova’daki Aziz Vasil Katedrali’ni (Saint Basil’s Cathedral) inşa ettirmiş.
Yakın arkadaşı Bogdan Belsky’yle satranç oynadığı sırada felç geçirerek hayatını kaybetmiş.
Rus edebiyatı için Tolstoy ne kadar değerli bir yazarsa, Rus resim sanatı için İlya Repin de o kadar değerli bir ressam. İlya Repin bu eserini, 12 ciltlik Rusya Tarihi çalışmasıyla bilinen Rus tarihçi Nikolay Karamzin’in anlattıklarından yola çıkarak resmetmiş. Korkunç İvan ve tahtın tek aklı başında varisi oğlu İvan İvanoviç’in arası, torun sahibi olmayı kafasına koyan babanın, kendisine torun veremeyen iki gelinini manastıra kapatması yüzünden zaten kötüymüş. Oğlundan hamile kalan üçüncü gelininin “uygunsuz kıyafet giymesini” bahane ederek dövmesi ve bundan dolayı gelinin bebeği düşürmesi, oğul İvan için bardağı taşıran son damla olmuş.
Oğul İvan, baba İvan’la çok sert bir tartışmaya girmiş. Hararetli tartışma sırasında öfkesine hâkim olamayan Korkunç İvan, elindeki asasıyla oğlunun başına vurmuş. Ressam İlya Repin, ortalık bir anda kan gölüne dönüşünce ne yaptığının farkına varan babanın gözlerindeki dehşeti, acıyı, pişmanlığı ve çaresizliği, âdeta oradaymışçasına, çok gerçekçi bir şekilde tuvaline aktarmış.
Baba İvan’ın, oğlunun başından fışkıran kanı eliyle durdurma çabasını görüyoruz, ama nâfile... Ölümün eşiğindeki oğul İvan’ın sâkin ifadesi, gözünden akan bir damla yaş ve “Affettim seni baba” dercesine, babasının kolunu sıkıca kavrayışı... Tarihçi Karamzin’in aktardığına göre genç İvan’ın son sözleri, “Sâdık bir oğul ve en mütevazı hizmetkârın olarak ölüyorum” olmuş ve oğul İvan bu olaydan birkaç gün sonra ölmüş.
Resim, 1913 ve 2018’de iki kere saldırıya uğramış. İlkinde, Abram Balaşev isimli aklî dengesi bozuk bir vatandaş,
“Bu kadar ölüm, bu kadar kan yetti artık!”
diyerek elindeki bıçakla tabloyu doğramış.
İkinci saldırıyı yapan İgor Podporin isimli vatandaş ise 2.5 yıl hapis cezasına çarptırılmış.
Bir not: İlk saldırı sonrası müze müdürü,
“Benim müzemde nasıl böyle bir şey olur”
diyerek üzüntüden kendisini bir trenin altına atmış.
“Bu kadar ölüm, bu kadar kan yetti artık!”
diyerek elindeki bıçakla tabloyu doğramış.
İkinci saldırıyı yapan İgor Podporin isimli vatandaş ise 2.5 yıl hapis cezasına çarptırılmış.
Bir not: İlk saldırı sonrası müze müdürü,
“Benim müzemde nasıl böyle bir şey olur”
diyerek üzüntüden kendisini bir trenin altına atmış.
İvan’ın “korkunçlukları” nelermiş bir bakalım... Kendisini ilk Rus Çarı ilân eden İvan, aslında zeki bir reformist, diğer taraftan da “Sadece Tanrıya hesap veririm” düşüncesiyle bütün yetkileri kendisinde toplayan, paranoyak, megalomanyak ve çok acımasız bir zorbaymış.
Kuzeni Vladimir’in yerine geçeceği korkusuyla, kuzeni ve çocuklarını zehir içmeye zorlayarak, Prens Andrey’i köpeklere yedirerek, Moskova’yı işgâlden kurtaran sâdık General Vorotynsky’yi yakarak öldürmüş. Bütün bu zâlimliklerinin yanında geriye bir de muhteşem bir eser bırakmış: Moskova’daki Aziz Vasil Katedrali’ni (Saint Basil’s Cathedral) inşa ettirmiş.
Yakın arkadaşı Bogdan Belsky’yle satranç oynadığı sırada felç geçirerek hayatını kaybetmiş.