tanrınınsonteki
Üye
Hayatın beni ezdiği başka bir gecedeyim. Mutluluk duygusu veya mutsuzluk duygusu hissetmekten değil bu. Sanırım günün sonunda sorun da bu. Kendimi daha iyi anlıyorum artık. Tüm benliklerimi tamamen anlıyorum demiyorum tabi ama baya geliştim. Buna rağmen bu hissiyat peşimi bırakmadı, bırakacak gibi de gözükmüyor. Sanırım bu geçici bir his ya da hastalık değil yani bunu öyle görmemem benim için daha iyi. Bu duygunun kaynağı benim öz mü öz varlığım ya da var olmaya çalışmam.
Bunu ne kadar süslü laflarla ve yoğun bir hayatla saklamaya çalışsam da bir fazlalıktım. Sosyal bir yalnızlık. Bu gerçek gün yüzüne çıkmasın diye çok çabalıyorum ama her unutulmaya çalışılan şey gibi bu da bir deprem gibi zamanı geldikçe beni sarsıp yıkıyor. Saçmalık, koca bir saçmalık bu hayat ya da evren. Bilemiyorum. Zaten demiştim daha önce bilmiyorum. Zaten bilsem de açıklayamam. Açıklanabilen şeyler bu soyut var oluşun parçası değildir. Açıklanabilen her şey ise insan eseri.
Hayata karşı koyduğum bu edilgen direncim beni yoruyor ama bu yorgunluk boğulmamamdan beni alı koyan tek şey. Renkler, kokular, tatlar uzun zamandır kendileri değil. Belki hiçbir zaman değildi sadece bunca insan bu yapaylığı hala fark edememişi. Zaten insanlar daha neler fark edemedi.
Olağanüstü bir haldi bu fark ediş. Olağanüstü bir yıkılış. Hissiz, hareketsiz vücudumla yer kaplıyordum. Evet artık hiçbir şey yoktu, kalbim bomboştu. Karanlık kalbimi kaplamıştı.