Mitra Kültü Bölüm-2 (Son)

Lament

Teğmen
Üye
Merhaba kargalar!
Bu yazıda Mitra Kültü konusunun devamını aktaracağım ve konuyu noktalayacağız. İyi okumalar...

MİTRA KÜLTÜ
BÖLÜM-2

Mitra ritüelleri mağaralarda gerçekleştirildi. “Porphyry, Cave ofthe Nymphs [Periler Mağarası]” adlı eserinde Zerdüşt'ün Tanrı'ya tapınmak için bir mağarayı kutsayan ilk kişi olduğunu söyler. Çünkü mağara yeryüzünü veya alt karanlık dünyayı sembolize ediyordu. John P. Lundy Monumental Christianity [Anıtsal Hıristiyanlık] adlı eserinde Mitra mağaralarını şu şekilde tarif eder:
Tanrı Mitra
"Bu mağaralarda Yengeç ve Oğlak burçlarının sembolleri olurdu. Yaz ve kış gündönümleri, bu hayata inen veya Tanrılar katına yükselişlerinde bu hayattan çıkan ruhların kapısı olarak çok önemliydi. Yengeç inişin, Oğlak ise yükselişin kapısıydı. Bu iki alan fanilerin yeryüzünden gökyüzüne, gökyüzünden yeryüzüne geçiş yerleriydi."

Roma'da Aziz Petrus'a ait olduğu söylenen koltuğun, pagan gizem okullarından birinde kullanıldığına inanılır, muhtemelen bu okul Mitra kültüne aitti ve Hıristiyanlığın ateşli taraftarlarının bir dehlizde bulduğu bir şeydi. Anacalypsis adlı eserinde Godfrey Higgins, 1662 yılında bu koltuk temizlenirken üzerinde Herkül'ün On İki İşi'nin temsilinin bulunduğunu, daha sonra da Fransızların aynı sandalye üzerinde kelime-i şahadetin Arapçasını bulduğunu belirtir. Tıpkı birçok kadim felsefe okulunda olduğu gibi Mitra kültüne inisiye olma, anlaşıldığı kadarıyla üç aşamalıydı. Bu derecelere hazırlanmak için arınma, akli melekelerin güçlendirilmesi ve hayvani doğanın kontrolü şart koşuluyordu. İlk derecede adaya bir kılıcın ucunda bir taç sunuluyor ve ona Mitra gizemlerinin gizli gücü öğretiliyordu. Muhtemelen ona altın tacın kendi ruhani doğasını temsil ettiği ve Mitra'ya tam anlamıyla şükredebilmesi için bu tacın dış dünyada ortaya çıkarılması gerektiği öğretiliyordu.

Çünkü bilinen en ünlü rölyefinde Mitra yatmakta olan bir boğanın üzerine çökmüş, kılıcını onun boğazına saplarken görülür. Kılıcın sembolize ettiği güneş ışınlarının, bahar ekinoksunda, toprağın yaşamsal özünü -boğanın kanını- serbest bırakması ve Güneş Tanrısının açtığı yaradan fışkırarak canlıların tohumlarını döllemesi anlamına gelir. Köpek, Mitra kültlerinde, samimiyetin ve sadakatin sembolü olarak kutsaldır. Mitra kültüne göre yılan; kötü Ruh Ahriman'ın sembolüdür. Su fareleri de onun için kutsaldır. Boğa ezoterik olarak boğa takımyıldızıdır; yılan ise onun tam karşısındaki Akrep burcunu gösterir. Boğaya giren güneş; Mitra. Bu semavi yaratığı öldürür ve evreni onun kanıyla sular. Mitra, onun ruhu olan Hürmüz ile hayvani doğası olan Ahriman arasında bir aracı görevini görüyordu. İkinci derecede ona bir aklın ve saflığın zırhı veriliyor, yozluk, tutku ve şehvet hayvanlarıyla savaşması için yerin altına gönderiliyordu. Üçüncü derecede ona bir takke veriliyordu. Bu takkenin üzerinde Zodyak burçları ve diğer astronomik işaretler işlenmiş veya çizilmiş oluyordu. Bu inisiyasyonların ardından o ölmüş ve dirilmiş kişi olarak selamlanıyor ve Persli mistiklerin öğretilerini öğrenmeye başlayarak tarikatın tam üyesi oluyordu.

Mitra inisiyasyonlarını başarılı bir şekilde geçen adaylara Aslanlar deniyordu ve alınlarına Mısır haçı çiziliyordu. Mitra birçok yerde bir aslan başı ve iki kanatla tasvir edilmiştir. Bir ritüel boyunca Mitra'nın Güneş Tanrısı olarak doğuşu, insanlık için kendini kurban edişi, insan sonsuz hayata kavuşsun diye ölümü ve nihayet, dirilişi ve Hürmüz'ün tahtı önünde bulunduğu şefaatle tüm insanlığı kurtarması canlandırılır. (Bakınız Heckethorn) Mitra kültü zerdüştçülüğün ulaşmış olduğu felsefi yüksekliklere çıkamasa da, onun Batı dünyası üzerindeki etkisi derindi. Bir dönem neredeyse bütün Avrupa onun öğretilerini kabul etmişti. Roma diğer uluslarla olan ilişkisinde kendi dini ilkelerini onlara aşılamıştı, daha sonraki birçok dini kuruluş Mitra kültüne özgü nitelikler sergilemiştir.

Montfaucon'un Antiquities adlı eserinden
Mitra, yarılarak dışarı çıkmasına izin veren bir kayadan doğmuştur. Yeraltındaki bir odanın karanlığından meydana gelmiştir bu. Betlehem'deki kilise; Mesih'in bir mağara veya dehlizde doğduğunu kabul etmektedir. Dupuis'e göre Mitra çarmıhta öldürülmüş ve üçüncü gün dirilmiştir.

Usta Mason derecesinde "Aslan" ve "Aslan pençesine" yapılan gönderme bu kültten geliyor olabilir. Mitra inisiyasyonunda yedi basamaklı bir merdiven vardır. Faber, bu merdivenin esasen yedi katlı bir piramit olduğu görüşündedir. Masonluğun yedi basamaklı merdiveninin, bu Mitra sembolünden kaynaklanmış olması mümkündür. Mitra tarikatına kadınların girmesini izin verilmezdi, fakat erkek çocuklar ergenlikten çok önce alınırdı. Kadınların masonluğa katılmasına izin verilmemesi Mitra kültlerinde verilen gizli öğretilere dayanıyor olabilir. Bu kült, efsaneleri daha ziyade güneş ile onun gökyüzü evlerindeki yolculuğunun sembolik temsilleri olan gizli cemiyetlere çok güzel bir örnektir. Mitra'nın bir taştan doğması Güneş'in bahar ekinoksunda ufuktan doğmasından başka bir şey değildir.

John O'Neill, Mitra öğretilerinin bir güneş tanrısını işaret ettiğini tartışmaya açar. In The Night of the Gods (Tanrıların Gecesi) adlı eserinde şunları yazar: "Avesta’daki ışık tanrısı Mitra'nın, yükseklerden bakan, bilgide eksiksiz, güçlü, uykusuz ve hep uyanık 10,000 gözü vardır. En büyük tanrı Ahura Mazda'nın da bir gözü vardır, başka yerlerde de onun 'gözleri olan güneş, ay ve yıldızlarla' her şeyi gördüğü söylenir." Mitra unvanının esasen -güneşe ait olmayıp- mutlak gökyüzü tanrısı olduğu teorisi, olgularla çok iyi uyuşmaktadır. Buradan görülecektir ki “nunquam dormio [asla uyuklamayan]” mason gözün kökenine dair hayli kanıt vardır. Okuyucu, Persli Mitra ile Vedic Mitra'yı birbirine karıştırmamalıdır. Alexander Wilder'a göre, "Mitra ritüelleri Baküs Gizemleri'nin yerine geçmiş, Asya, Mısır ve hatta Uzak Batı' da asırlarca egemen olan Gnostik sistemin temeli olmuştur."

Kaynakça: Manly Palmer Hall – Tüm Çağların Gizli Öğretileri (1. Basım: Nisan 2008)

Skína í myrkrinu þar sem vonin fæðist.
 
Son düzenleme:
Üst