tanrınınsonteki
Üye
Yüzeyde Mr. Robot bizlere kapitalizmin eleştirisini yapan bir dizi gibi gözükmesine rağmen, diziyi daha iyi anlayabilmemiz için biraz daha derine inmemiz gerekiyor. Burada da karşımıza yabancılaşma konsepti çıkıyor. Dizinin baş karakteri Elliot Alderson sosyal anksiyete bozukluğu, çoklu kişilik bozukluğu, klinik depresyon, şizofreni ve uyuşturucu bağımlılığı ile boğuşan bir siber güvenlik uzmanı ve aynı zamanda bir hacker'dır. Elliot’un bu boğuştuğu sorunlar onu parçalanmaya müsait kişiliği ile yabancılaşmaya sürüklüyor.
Elliot; toplumdan, dünyadan ve hatta kendisinden bile ayrık kalmış yabancılaşmış bir karakter. Bir noktada kendisinden o kadar yabancılaşmış ki kendi kişiliğini, geçmişini bile unutmuş bir karakter.
Daha önce evangelion ve I’m thinking of ending things’te bahsettiğim gibi Mr. Robot da yalnızlık konsepti üzerine kurulmuş bir dizi. Dizi bize yalnız insanların bağ kurmaya çalışmasını anlatıyor. Elliot kendi ailesiyle, geçmişiyle, ailesiyle ve hatta olağan gerçeklikle bile bağ kurabilmeye zorlanıyor ve çoğunlukla bunu başaramıyor. Ve elliot’a göre burada sorun kendisinde değilken sorun toplumda kendisini bağlanmış illüzyonuna hapseden insanlarda. Elliot’a göre insanlar bu illüzyonu sosyal medya aracılığıyla yapıyor. Birbirleriyle bağlantılı olan sosyal anksiyete, yalnızlık ve de yabancılaşma ile kendi kontrolü kaybeden Elliot hayatının kontrolünü tamamen Mr. Robot’a bırakıyor aynı Fight Club’da gördüğümüz gibi. Kendi en büyük idealleriyle yarattığı Mr. Robot’u yaratan Elliot. Mr. Robot’u yarattığını unutarak hayatının kontrolünü ona veriyor. Dizi bu noktada Mr.Robot’u bir tanrı motifinde de kullanmış oluyor... (Devamı vidyoda)