Çok fazla değil, bir huzur ve biraz sevgi aradım.
onca uykusuz geceler, onca acı dolu anılar arasında dolaşırken kafamı kaldırıp aya bakarım,
altımdaki toprak kaysa dahi gökyüzüne bakmaya devam ederim, benden sonra birisi gelecek mi hiç önemli değil,
elime aldığım umut kırıntısını yeşermesi için toprağa bıraktım.
Bu dünya yanlış,
bu dünya yanlış.
doğru olan nedir? yanlışı yaparak elesem, doğruyu tutan ellerim onu da kirletir mi? doğru olan nedir? masumiyet ölürken sessiz kalan insanlığın sözleri kulaklarımdan zihnime akıyor, koyu ve siyah bir renkle doluyorum. Zihnim kendime zindan oluyor ve duyamıyorum, gerçek mi? değil mi? duyamıyorum. Çoktandır değişmesi gereken düzeni kim koruyor? gözümüzde büyüttüğümüz dünyaları bizden kim alıyor? çoğalmak istedim. Kendi gücüm yetmez, dedim. Odamın karanlığında boğulurken ben, sözlerim insanlara ulaşmaz, benim gibi olanlar varsa da yine benim gibi, sağırlaşmıştır belki de, dedim. Kafasını kaldırıp aya bakanlar, ona ulaşabileceğine inanmaz, dedim.
Çok şey dedim, onları kendine getirebilirim, dedim. Yolu her zaman açacağımdan bahsettim, yaptım da. Neyin eksik olduğunu düşünürken bir ömrü heba ettim,
eksikleri doldurmaya, baktığım ayı sıfatlara sığdırmaya çalıştım. Biraz huzurlu uyuyabilmek için kendimi bin bir parçaya bölüp hepsine bir bir sarıldım...
gerçeklerin tokadı hayallerimin en güzel yerinde suratıma çarptığında kabullenmek istemediklerimle tek tek savaştım. Asırlar sürdü belki, size anlatamam. Onca fedakarlık gerekti kazanmak için, kendimi feda ettim. Ailemi, feda ettim. Yetmedi, dostlarımı feda ettim, yetmedi, bilgimi, birikimlerimi feda ettim, yetmedi nefretimi öne sürdüm ve savaşmaya devam ettim, yeter mi? Yetmedi, gerçekler acımasızlıklarıyla karşı koydular askerlerime, öfkemi yuttu yalanları, elimi kolumu kırdılar, yetmedi.
Onlara yetmedikçe ben de yetinmedim, daha fazla vermeye devam ettim. Geriye hiç bir umudum kalmayana kadar savaştım gerçeklikle, ufak bir çocuğun hayallerini korumak için kendi hayallerimi feda ettim, umudu yeşertecek toprağı sulamak için gözyaşlarımı verdim. Suyunu sıktım umudumun, yetmedi gerçeklerin kralına, canımdan verdim. Benim gibi olanlara dokunmak için ellerimi feda ettim. Biliyorum yorulduğum kadar yordum, üstüne basılmaması gereken toprakları çiğnedim. Kutsal sayılan tüm değerleri sorgulayıp üzerimize basanların kalplerini titrettim. Rahatına alışmış herkesi tehdit ettim, zenginliği 2.yüzyıldan kalma sığırlarıyla ölçen insanlardan nefret ettim. Ne zaman rahat uyusalar saraylarını ateşe verdim. Korku mu? Korku bendim, deliren bir çocuğun bakışlarında belirdim.
Şimdi size söylüyorum, ellerim yaralı ve savaşmaya devam ediyorum.
şimdi size söylüyorum, bunca zamandır üzerinize basanlara baş kaldırmanız gerektiğini,
size acıyı söylüyorum, size gerçekleri ve umudu söylüyorum. Size olması gerektiği gibi bulmadığınız bu dünyada bir çıkış yolu olduğundan bahsediyorum.
Bu dünyanın kaderini kesmek istiyorum,
bir kaç kişinin yönetmediği,
güzellikleri ve renkleri kendilerine saklamadıkları bir dünya istiyorum.
cehennemden farksız bir dünyada,
nefretlerinizin tohumlarını içinize dikenler benim hala ulaşamadığım saraylarda,
bir çoğumuzun hayalini bile edemeyeceği kadar güzel gerçekler yaşıyorlar. Bizim üstümüzden kazandıklarını, bizden çaldıklarını kendi mallarıymış gibi kullanıyorlar.
sanki gerçek sahibi biz değilmişiz gibi uzaktan bakmakla yetiniyor ve böyle bir sistemde onların varlıklarına varlık katmak için çalışıyoruz.
İnsan zayıf bir varlık, bu cümleyi garipsemediniz değil mi? Ufak bir umut kırıntısına senelerini verebilecek kadar masum bir varlığı zayıf olarak gösterdiler. Bu dünyada gerçekten sevmeyi, değer vermeyi, dürüst olmayı, adil olmayı zayıf gösterdiler! Yalan söylemediğimiz için bizlere aptal dediler,
kendimizden güçsüz olana gülmediğimiz için bizi dışladılar,
sahte bir oyunu oynamayı reddettiğimiz için bizden nefret ettiler,
zorbalık yaptılar ve bunu da bizim suçumuzmuş gibi gösterdiler.
bu dünyanın kaderini kesmek istiyorum.
Tek başıma mücadele ettiğim bu savaşta iki kişi olursak neler başarabileceğimizden bahsediyorum.
İki kişi mücadele ettiğimiz bu savaşta üç kişi olursak neler başarabileceğimizden bahsediyorum.
Nefret, sevgiyi korumak için doğar.
dinleyin! size söylüyorum, ellerim yaralı ve savaşmaya devam ediyorum.
Acılarınızı biliyorum.
bunlar için üzülmeye devam ettiğiniz ve ses çıkartmadığınız sürece diğerleri sizi dışlamaya devam edecek. Kendi içinizde çığlık atan ve görmezden gelmek zorunda bırakıldığınız parçanızı reddederek onlardan birine dönüşmeyin. Kendi potansiyelinizi sizleri anlamayan patronlar için harcayarak yok etmeyin.
"bir gün" dediğiniz tüm günleri bugüne çevirin.
Sadece barıştan oluşan bir dünya yaratacağım,
sevginin hor, masumiyetin aptallık olarak görülmediği bir dünya yaratacağım.
ellerim yaralı ve savaşmaya devam ediyorum.
odanızda olacağım, iş yerinizde, okulunuzda olacağım.
beni görmeniz için ateşler yakacağım.
beni duymanız için en umulmadık notalara basacağım.
bu dünyayı kendi malı zanneden herkesten intikam alacağım.
ben bu dünyayı yok eden ve telafisi olmayan zararlar verenim,
ben insanlığım,
ben içinizdeki nefretim,
sessiz kaldığınız her gün ve boşa harcadığınız hayatınızım.
ben sizin öfkenizim,
bu dünyanın kaderini kesmek istiyorum.
ben sessiz kalmaktan bıkanım,
Ben senim,
içindeki arzuları açığa çıkartan ve sana yalnız olmadığını gösterenim.
ben senden önce delirmiş olanım,
ben bu dünyanın ihtiyacı olanım.
Ben Von'um.
onca uykusuz geceler, onca acı dolu anılar arasında dolaşırken kafamı kaldırıp aya bakarım,
altımdaki toprak kaysa dahi gökyüzüne bakmaya devam ederim, benden sonra birisi gelecek mi hiç önemli değil,
elime aldığım umut kırıntısını yeşermesi için toprağa bıraktım.
Bu dünya yanlış,
bu dünya yanlış.
doğru olan nedir? yanlışı yaparak elesem, doğruyu tutan ellerim onu da kirletir mi? doğru olan nedir? masumiyet ölürken sessiz kalan insanlığın sözleri kulaklarımdan zihnime akıyor, koyu ve siyah bir renkle doluyorum. Zihnim kendime zindan oluyor ve duyamıyorum, gerçek mi? değil mi? duyamıyorum. Çoktandır değişmesi gereken düzeni kim koruyor? gözümüzde büyüttüğümüz dünyaları bizden kim alıyor? çoğalmak istedim. Kendi gücüm yetmez, dedim. Odamın karanlığında boğulurken ben, sözlerim insanlara ulaşmaz, benim gibi olanlar varsa da yine benim gibi, sağırlaşmıştır belki de, dedim. Kafasını kaldırıp aya bakanlar, ona ulaşabileceğine inanmaz, dedim.
Çok şey dedim, onları kendine getirebilirim, dedim. Yolu her zaman açacağımdan bahsettim, yaptım da. Neyin eksik olduğunu düşünürken bir ömrü heba ettim,
eksikleri doldurmaya, baktığım ayı sıfatlara sığdırmaya çalıştım. Biraz huzurlu uyuyabilmek için kendimi bin bir parçaya bölüp hepsine bir bir sarıldım...
gerçeklerin tokadı hayallerimin en güzel yerinde suratıma çarptığında kabullenmek istemediklerimle tek tek savaştım. Asırlar sürdü belki, size anlatamam. Onca fedakarlık gerekti kazanmak için, kendimi feda ettim. Ailemi, feda ettim. Yetmedi, dostlarımı feda ettim, yetmedi, bilgimi, birikimlerimi feda ettim, yetmedi nefretimi öne sürdüm ve savaşmaya devam ettim, yeter mi? Yetmedi, gerçekler acımasızlıklarıyla karşı koydular askerlerime, öfkemi yuttu yalanları, elimi kolumu kırdılar, yetmedi.
Onlara yetmedikçe ben de yetinmedim, daha fazla vermeye devam ettim. Geriye hiç bir umudum kalmayana kadar savaştım gerçeklikle, ufak bir çocuğun hayallerini korumak için kendi hayallerimi feda ettim, umudu yeşertecek toprağı sulamak için gözyaşlarımı verdim. Suyunu sıktım umudumun, yetmedi gerçeklerin kralına, canımdan verdim. Benim gibi olanlara dokunmak için ellerimi feda ettim. Biliyorum yorulduğum kadar yordum, üstüne basılmaması gereken toprakları çiğnedim. Kutsal sayılan tüm değerleri sorgulayıp üzerimize basanların kalplerini titrettim. Rahatına alışmış herkesi tehdit ettim, zenginliği 2.yüzyıldan kalma sığırlarıyla ölçen insanlardan nefret ettim. Ne zaman rahat uyusalar saraylarını ateşe verdim. Korku mu? Korku bendim, deliren bir çocuğun bakışlarında belirdim.
Şimdi size söylüyorum, ellerim yaralı ve savaşmaya devam ediyorum.
şimdi size söylüyorum, bunca zamandır üzerinize basanlara baş kaldırmanız gerektiğini,
size acıyı söylüyorum, size gerçekleri ve umudu söylüyorum. Size olması gerektiği gibi bulmadığınız bu dünyada bir çıkış yolu olduğundan bahsediyorum.
Bu dünyanın kaderini kesmek istiyorum,
bir kaç kişinin yönetmediği,
güzellikleri ve renkleri kendilerine saklamadıkları bir dünya istiyorum.
cehennemden farksız bir dünyada,
nefretlerinizin tohumlarını içinize dikenler benim hala ulaşamadığım saraylarda,
bir çoğumuzun hayalini bile edemeyeceği kadar güzel gerçekler yaşıyorlar. Bizim üstümüzden kazandıklarını, bizden çaldıklarını kendi mallarıymış gibi kullanıyorlar.
sanki gerçek sahibi biz değilmişiz gibi uzaktan bakmakla yetiniyor ve böyle bir sistemde onların varlıklarına varlık katmak için çalışıyoruz.
İnsan zayıf bir varlık, bu cümleyi garipsemediniz değil mi? Ufak bir umut kırıntısına senelerini verebilecek kadar masum bir varlığı zayıf olarak gösterdiler. Bu dünyada gerçekten sevmeyi, değer vermeyi, dürüst olmayı, adil olmayı zayıf gösterdiler! Yalan söylemediğimiz için bizlere aptal dediler,
kendimizden güçsüz olana gülmediğimiz için bizi dışladılar,
sahte bir oyunu oynamayı reddettiğimiz için bizden nefret ettiler,
zorbalık yaptılar ve bunu da bizim suçumuzmuş gibi gösterdiler.
bu dünyanın kaderini kesmek istiyorum.
Tek başıma mücadele ettiğim bu savaşta iki kişi olursak neler başarabileceğimizden bahsediyorum.
İki kişi mücadele ettiğimiz bu savaşta üç kişi olursak neler başarabileceğimizden bahsediyorum.
Nefret, sevgiyi korumak için doğar.
dinleyin! size söylüyorum, ellerim yaralı ve savaşmaya devam ediyorum.
Acılarınızı biliyorum.
bunlar için üzülmeye devam ettiğiniz ve ses çıkartmadığınız sürece diğerleri sizi dışlamaya devam edecek. Kendi içinizde çığlık atan ve görmezden gelmek zorunda bırakıldığınız parçanızı reddederek onlardan birine dönüşmeyin. Kendi potansiyelinizi sizleri anlamayan patronlar için harcayarak yok etmeyin.
"bir gün" dediğiniz tüm günleri bugüne çevirin.
Sadece barıştan oluşan bir dünya yaratacağım,
sevginin hor, masumiyetin aptallık olarak görülmediği bir dünya yaratacağım.
ellerim yaralı ve savaşmaya devam ediyorum.
odanızda olacağım, iş yerinizde, okulunuzda olacağım.
beni görmeniz için ateşler yakacağım.
beni duymanız için en umulmadık notalara basacağım.
bu dünyayı kendi malı zanneden herkesten intikam alacağım.
ben bu dünyayı yok eden ve telafisi olmayan zararlar verenim,
ben insanlığım,
ben içinizdeki nefretim,
sessiz kaldığınız her gün ve boşa harcadığınız hayatınızım.
ben sizin öfkenizim,
bu dünyanın kaderini kesmek istiyorum.
ben sessiz kalmaktan bıkanım,
Ben senim,
içindeki arzuları açığa çıkartan ve sana yalnız olmadığını gösterenim.
ben senden önce delirmiş olanım,
ben bu dünyanın ihtiyacı olanım.
Ben Von'um.