Kaworu Nagisa
Karga
Plotinus
Plotinos 204 senesinde Mısır’da Lycopolis’te doğmuş, İskenderiye’de Ammonius Saccas’ın denetimi altında on bir yıl boyunca felsefe üzerine çalışmalarda bulunmuş ve 264 yılına kadar yaşamını sürdürmüş Yunan filozoftur.
Milattan sonra 204 ila 264 yılları arasında yaşamış olan Plotinus, Platon’un metafiziğini, biraz daha farklı bir versiyon içinde yeniden öne sürmüş ve yorumlamıştır. Plotinos, Platon’un Hellenistik Çağ’da ve Orta Çağ’da, hem Hristiyan felsefesinde ve hem de İslam felsefesinde etkili olmasında önemli rol almıştır.
Plotinos, kendisiyle çok az şey bir okulu ve pek çok öğrencisi olan, hoca olarak da büyük etkiye sahip Ammonios Sakkas’tan ders almıştır.
Plotinos, zamanın modasına uyarak, doğuda bir geziye çıkmıştır. Önce İran’a, oradan da o dönemdeki mistik bilgilerin kaynağı sayılan Hindistan’a gitmeyi tasarlamıştır. Bu amacına ulaşmak için imparator Gordianus’un, İran’a karşı yaptığı sefere katılmıştır. Fakat sefer başarılı olmamış, Gordianus mağlup olmuş ve ölmüştür.
Roma ordusunun geri kalanları ile Hindistan’a gideceğine Roma’ya gelmiştir. Roma’ya yerleşen Plotinos, önce yazar olarak çalışmış, sonra da bir felsefe okulu açmıştır.
Plotinos M.S. 270 yılında ölünce, kendisine bağlı sevgili öğrencisi Porphyrios, hocasının eserlerini toplayarak yayınlamıştır. Birtakım kısa incelemelerden ve 51 parçadan oluşan eserlerini, Porphyrios her biri altı konudan oluşan (9) kitap halinde birleştirmiştir. Bunun içindir ki bu diziye “Enneadlar -Yunanca dokuz demektir- adı verilir. Bu eser günümüze kadar geldiği için Plotinos’un felsefesini doğrudan doğruya inceleme olanağına sahibiz.
Plotinos Felsefesi
Plotinos felsefesinin hareket noktasını, her türlü maddi olana karşı duyulan bir karşı çıkış oluşturur. Platon’un idealizmine yeniden dönen Plotinos’un hareket noktası, materyalizmle savaşmayı seçmesidir.
Felsefesinde, Platon’un “Devlet”te yer alan İyi İdeası’yla ilgili görüşlerinden yola çıkan Plotinos, Platon’un İyi İdeası’nı tanrılaştırmış ve var olan her şeyi Tanrı’dan başlayan bir türüm ya da sudur süreciyle açıklamıştır. O da tıpkı Platon gibi, maddi dünyanın, sürekli olarak değiştiği için, gerçek olamayacağını düşünür.
Yalnızca değişmeyen bir şey gerçekten var olabilir. Bundan dolayı, bu değişmeyen gerçeklik, Platon’un da göstermiş olduğu gibi, maddi dünyadan farklı ve ayrı olmalıdır. Bu varlık ise, Plotinos’a göre, Tanrı’dır.
O Tanrı hakkında, Tanrı’nın bu dünyadaki her şeyi aştığını söylemek dışında, hiçbir şey söylenemeyeceğini iddia eder. Tanrı bu dünyayı aştığı, maddi dünyanın ötesinde bulunduğu için, maddi, sonlu ve nihayet bölünebilir olan bir varlık değildir. Madde, ruh ve zihinden her biri değiştiği için, o ne madde, ne ruh, ne de zihindir.
Plotinos’a göre, Tanrı, insan zihninin düşünceleriyle sınırlanamayacağından, insanın diliyle ifade edilemez. Duyularımız da ona ulaşamaz. Plotinos için Tanrı’ya ulaşmanın tek yolu, rasyonel akıl yürütmeden ya da duyusal bir tecrübeden, deneyden bağımsız olan mistik bir vecd hali içine girmektir.
Tanrı’nın bütünüyle saf ve basit olduğunu, Tanrı’da kompleks hiçbir şey bulunmadığını belirtmek, Tanrı’nın Mutlak Birlik olduğuna işaret etmek için, Plotinos Tanrı’dan Bir diye söz eder. Bir olan Varlık olarak Tanrı tanımı, Tanrı’nın değişmediğini ve dolayısıyla onun yaratılmamış ve bölünemez olduğunu gösterir. Zira Tanrı değişse bölünebilse ya da yaratılmış olsa, birliğini kaybeder.
Plotinos’a göre, Tanrı bir olduğu için, içinde yaşadığımız duyusal dünyadaki şeyleri yaratmış olamaz. Çünkü yaratma bir eylemdir ve her eylem bir değişme halini zorunlu kılar. Bundan dolayı, Tanrı aşkındır, O her türlü düşünce ve varlığın ötesindedir. O’na ne öz, ne varlık, ne de yaşam yüklenebilir. Çünkü bütün bu ayırım ya da yüklemler bir ikiliğe yol açarlar.
Öyleyse, Tanrı hakkında, yalnızca O’nun bir, bölünemez, değişmez, ezeli ve ebedi olduğunu, varlığın ötesinde bulunduğunu, kendi kendisiyle hep aynı kaldığını, O’nun için geçmiş ya da gelecekten söz edilemeyeceğini söyleyebiliriz. Plotinos, işte bu durumda dünyanın yaradılışını ve var oluşunu açıklamak için, felsefe tarihinin ilk türüm öğretisini geliştirmiştir.
Plotinos 204 senesinde Mısır’da Lycopolis’te doğmuş, İskenderiye’de Ammonius Saccas’ın denetimi altında on bir yıl boyunca felsefe üzerine çalışmalarda bulunmuş ve 264 yılına kadar yaşamını sürdürmüş Yunan filozoftur.
Milattan sonra 204 ila 264 yılları arasında yaşamış olan Plotinus, Platon’un metafiziğini, biraz daha farklı bir versiyon içinde yeniden öne sürmüş ve yorumlamıştır. Plotinos, Platon’un Hellenistik Çağ’da ve Orta Çağ’da, hem Hristiyan felsefesinde ve hem de İslam felsefesinde etkili olmasında önemli rol almıştır.
Plotinos, kendisiyle çok az şey bir okulu ve pek çok öğrencisi olan, hoca olarak da büyük etkiye sahip Ammonios Sakkas’tan ders almıştır.
Plotinos, zamanın modasına uyarak, doğuda bir geziye çıkmıştır. Önce İran’a, oradan da o dönemdeki mistik bilgilerin kaynağı sayılan Hindistan’a gitmeyi tasarlamıştır. Bu amacına ulaşmak için imparator Gordianus’un, İran’a karşı yaptığı sefere katılmıştır. Fakat sefer başarılı olmamış, Gordianus mağlup olmuş ve ölmüştür.
Roma ordusunun geri kalanları ile Hindistan’a gideceğine Roma’ya gelmiştir. Roma’ya yerleşen Plotinos, önce yazar olarak çalışmış, sonra da bir felsefe okulu açmıştır.
Plotinos M.S. 270 yılında ölünce, kendisine bağlı sevgili öğrencisi Porphyrios, hocasının eserlerini toplayarak yayınlamıştır. Birtakım kısa incelemelerden ve 51 parçadan oluşan eserlerini, Porphyrios her biri altı konudan oluşan (9) kitap halinde birleştirmiştir. Bunun içindir ki bu diziye “Enneadlar -Yunanca dokuz demektir- adı verilir. Bu eser günümüze kadar geldiği için Plotinos’un felsefesini doğrudan doğruya inceleme olanağına sahibiz.
Plotinos Felsefesi
Plotinos felsefesinin hareket noktasını, her türlü maddi olana karşı duyulan bir karşı çıkış oluşturur. Platon’un idealizmine yeniden dönen Plotinos’un hareket noktası, materyalizmle savaşmayı seçmesidir.
Felsefesinde, Platon’un “Devlet”te yer alan İyi İdeası’yla ilgili görüşlerinden yola çıkan Plotinos, Platon’un İyi İdeası’nı tanrılaştırmış ve var olan her şeyi Tanrı’dan başlayan bir türüm ya da sudur süreciyle açıklamıştır. O da tıpkı Platon gibi, maddi dünyanın, sürekli olarak değiştiği için, gerçek olamayacağını düşünür.
Yalnızca değişmeyen bir şey gerçekten var olabilir. Bundan dolayı, bu değişmeyen gerçeklik, Platon’un da göstermiş olduğu gibi, maddi dünyadan farklı ve ayrı olmalıdır. Bu varlık ise, Plotinos’a göre, Tanrı’dır.
O Tanrı hakkında, Tanrı’nın bu dünyadaki her şeyi aştığını söylemek dışında, hiçbir şey söylenemeyeceğini iddia eder. Tanrı bu dünyayı aştığı, maddi dünyanın ötesinde bulunduğu için, maddi, sonlu ve nihayet bölünebilir olan bir varlık değildir. Madde, ruh ve zihinden her biri değiştiği için, o ne madde, ne ruh, ne de zihindir.
Plotinos’a göre, Tanrı, insan zihninin düşünceleriyle sınırlanamayacağından, insanın diliyle ifade edilemez. Duyularımız da ona ulaşamaz. Plotinos için Tanrı’ya ulaşmanın tek yolu, rasyonel akıl yürütmeden ya da duyusal bir tecrübeden, deneyden bağımsız olan mistik bir vecd hali içine girmektir.
Tanrı’nın bütünüyle saf ve basit olduğunu, Tanrı’da kompleks hiçbir şey bulunmadığını belirtmek, Tanrı’nın Mutlak Birlik olduğuna işaret etmek için, Plotinos Tanrı’dan Bir diye söz eder. Bir olan Varlık olarak Tanrı tanımı, Tanrı’nın değişmediğini ve dolayısıyla onun yaratılmamış ve bölünemez olduğunu gösterir. Zira Tanrı değişse bölünebilse ya da yaratılmış olsa, birliğini kaybeder.
Plotinos’a göre, Tanrı bir olduğu için, içinde yaşadığımız duyusal dünyadaki şeyleri yaratmış olamaz. Çünkü yaratma bir eylemdir ve her eylem bir değişme halini zorunlu kılar. Bundan dolayı, Tanrı aşkındır, O her türlü düşünce ve varlığın ötesindedir. O’na ne öz, ne varlık, ne de yaşam yüklenebilir. Çünkü bütün bu ayırım ya da yüklemler bir ikiliğe yol açarlar.
Öyleyse, Tanrı hakkında, yalnızca O’nun bir, bölünemez, değişmez, ezeli ve ebedi olduğunu, varlığın ötesinde bulunduğunu, kendi kendisiyle hep aynı kaldığını, O’nun için geçmiş ya da gelecekten söz edilemeyeceğini söyleyebiliriz. Plotinos, işte bu durumda dünyanın yaradılışını ve var oluşunu açıklamak için, felsefe tarihinin ilk türüm öğretisini geliştirmiştir.
Alıntı.