Edward Cullen
Karga
Merhaba arkadaşlar, sizlere Pythagoras'tan yani Pisagor'dan bahsedeceğim.. iyi forumlar..
Sisamlı Pisagor[a] (Pythagóras ho Sámios; MÖ 570 – MÖ 495), Antik İyonya'nın en ünlü düşünürlerinden birisidir. Yunan düşünür ve Pisagorculuğun kurucusudur. Siyasal ve dinsel öğretilerini daha çok Magna Graecia'da yayan Pisagor, önce Platon ve Aristo'nun felsefelerini sonra ise tüm Batı felsefesini etkiledi. Yaşam öyküsünün çoğu halk efsaneleriyle gölgelendirilmiştir, ancak Sisam adasında bir mücevher oymacısı olan Mnesarchus'un oğlu olduğu neredeyse kesindir.
En popüler önermesi "Pisagor teoremi"dir. Pisagor ve öğrencileri her şeyin matematikle ilgili olduğuna, sayıların son gerçek olduğuna, matematik aracılığıyla her şeyin kestirilebileceğine ve ölçülebileceğine inanmışlardır.
Pisagorun Yaşam Öyküsü :
Pisagor, Yunanistan'daki Sisam Adası'nda doğmuştur. Yüzük taşı yapımcısı Mnesarkhos'un oğludur. İlk eğitimini doğduğu adada almış, daha sonraları ticaret için babasıyla başka şehirlere gitmiştir. Miletli Tales'in öğrencisi olan Pisagor, Tales'in isteği ile dönemin matematikteki öncü ülkesi Mısır'a gitmiş ve Antiphon'un "Erdemde Sivrilenler Üzerine" adlı eserine göre orada Mısır dilini öğrenmiştir.
Döndüğünde Sisam Adası'nın tiranı Polikrates'in baskısı altında olduğunu görünce İtalya'nın güneyindeki bir Yunan kenti olan Crotone'ye gitmiştir. Burada efsanevî şarkıcı Orfeus'un kurduğu Orfeusçuluk etkisinde kalarak gizli bir dinsel topluluk kurmuştur. Kurduğu bu topluluk ile Pisagor, aynı zamanda siyasal bir görev de üstlenmiştir.
Kendilerini matematikçiler (mathematikhoi) olarak adlandıran bu topluluktakiler; kişisel hiçbir şeye sahip olmadan okulda yaşıyor ve "ruh göçü" öğretisi ile et yemiyorlardı. Bu matematikçiler topluluğuna dinleyiciler (akousmatikhoi) olarak adlandırılan öğrencileri de katılıyor, ancak onların et yememe gibi zorunlulukları olmuyordu.
Pisagorculuk Okulu :
Topluluk, hem bir okul hem de bir kardeşlik derneği gibi işlev görüyordu. Pisagor'un öğrencileri kendilerini "Pisagorcular" olarak adlandırıyorlardı. Pisagorcuların iki yüzyıl sonra Öklid'in Ögeler adlı eserinde yazdığı aksiyomatik geometrinin başlangıcında etkileri olmuştur.
Pisagorcuların kuralları çiğnenmesi durumunda cezasının ölüm olduğu sessizlik kuralları vardı. Çünkü bir insanın sözlerini genellikle dikkatsizce söylediğine inanıyorlardı, bir insan eğer ne söyleyeceği konusunda kuşku duyarsa susmalıydı. Diğer bir kural ise, acısı çoğalırken bir adama acısını unutması konusunda ısrar etmemekti, çünkü kaygısızlığı desteklemek büyük bir suçtu. Ayrıca Pisagorcular biri evden çıktığında öfke onun uşağı olmasın diye geri dönmemesini söylerlerdi. Bu aksiyom onlara matematik, tanrı ve evren konusunda hiçbir şeyi öğrenmemenin yine bunlar hakkında çok az bir şey bilmekten daha iyi olduğunu anlatıyordu.
Pisagorcular ikiye ayrılıyordu: Matematikçiler ve dinleyiciler. Matematikçiler daha ayrıntılı bir eğitim görürken, dinleyiciler Pisagor'un yazılarının özetlerini duyabiliyorlardı. Dinleyicilerin Pisagor'u görmeye ve tapımın sırlarını öğrenmeye izinleri yoktu. Genelde davranış kurallarını ve erdemi öğreniyorlardı.
Pisagor, kadınların bir eşya gibi görüldüğü ve işlerinin sadece evi yönetmek olduğu bir zamanda onların toplulukta eşit şekilde çalışmalarına izin verdi. Orfeusçu tapımın üyesi olan Brontinus'un kızı ve Pisagor'un eşi olan Theano da bir matematikçiydi.
ESKİ PİSAGORCULAR : Himeralı Petron , Metapontlu Hippasos , Krotonlu Alkmaion
GENÇ KUŞAK PİSAGORCULAR : Krotonlu Philolaos , Tarentli Arkhytas
PİSAGORCULUK’TA SAYI :
Bir anlatıya göre demirciler çalışırken örslerinden çıkan sesi duyan Pisagor bunun çok uyumlu olduğunu düşünmüş ve "Doğa kanunları buna izin veriyorsa bu kanunlar matematikseldir." demiştir. Bundan hareketle, notaların matematiksel formüllere dönüştürülebileceğini keşfetmiştir. Böylece matematik ve müzik arasında bağlantı kurmuştur. Ayrıca ses perdesi ile tel uzunluğu arasında bir ilişki olduğunu bulmuştur. Daha sonra bir Monokord, yani tek telli bir çalgı üzerinde telin uzunluğunu belli oranlarda değiştirdiğinde bugünkü oktav (gam dizisinde sekiz notalık ses aralığı), quint (gam dizisinde beş notalık ses aralığı) ve quart'ı (gam dizisinde dört notalık ses aralığı) bulmuştur. Bunların ise gergin tel üzerinde sırasıyla 1/2, 2/3 ve 3/4'lük aritmetik oranlarla ifade edilen uzunluklara karşılık olduğunu ortaya koymuştur. Böylece ilk dört sayı (1, 2, 3, 4) ve onlar arasındaki oranlarla o zamana kadar müzisyenlerin bile zor farkına varabildiği ses aralıklarının kesin ve matematiksel bir dille ifade edilebilir olduğunu keşfetmiştir. Ondan sonrakiler sayı oranlarında seslerin gizli bağlantılarını aramaya girişip bir sesin niteliği ile ses dizisindeki yerini bu sese karşılık olan sayının niteliği ve sayılar dizisindeki yeri ile bir tutmuşlardı. Matematik ile böylesine yakından uğraşan Pisagorcular, sayılardan edindikleri bilgileri genelleştirerek sayıları bütün varlığın ilkeleri (arkhe) yapmışlardır.
Bir sayısı temel sayıdır. Tek ve çift sayıları meydana getirendir. Sayıların ve varlıkların sonsuz dizisi "bir"den çıkar. İki türlü bir vardır: İlki, bütün sayılar (varlıklar) zincirinin içinden çıktığı ve sonuç olarak da onları içeren, kuşatan, özetleyen, karşıtı olmayan "mutlak bir"dir. Bütün varlıkların değişmez ilkesi ve ebedî kaynağı, sarsılmaz ilkesidir.
İki sayısı dişiliği ve doğanın bu dişilikten geldiğini ifade eder. Üç sayısı uyum ve düzenle maddenin içerdiği üçlü öğeyi temsil eder. Bu sayı, başlangıcı, ortası ve sonu olan ilk rakamdır, yetkin bir sayıdır. Dört tanrısal gücü simgeler. İlk çift sayı olan "iki"nin kendisi ile çarpımından elde edilen bu sayı adaletin de simgesidir. Beş sayısı evliliğin simgesidir. Altı organik ve hayati varlıkların türlü şekillerini gösterir. Burada dişilik ilkesi olan (2), erkeklik ilkesi olan (3), mutlak (1) ile birleştiği için soyların devamını da gösterir. Yedi sayısı kritik sayıları temsil eder. Örneğin, yedi günlük, yedi aylık ya da yedi yıllık dönemlerin varlıkların gelişiminde baskın rolleri vardır. Sekiz sayısı akıl, ahlak ve erdemin temsilcisidir. Dokuz sayısı mutlak Bir ayrı tutulacak olursa ilk tek sayı Üç'ün karesidir. O da Dört sayısı gibi adaleti temsil eder.
On sayısı, yetkin bir sayıdır. Her şey ondan çıkar. Yaşamın ilkesi ve yol göstericisidir. Göksel ve tanrısal olduğu kadar insanidir. Eğer "on"lu olmasaydı her şey belirsizlik içinde ve karanlıkta kalırdı. Bütün sayıların temelidir. On sayısının içinde ilk olarak eşit sayıda tekler ve çiftler bir araya gelmiştir (1, 3, 5, 7, 9 ve 2, 4, 6, 8, 10).
Sayıların Kullanım Adları :
"Onlardan bazıları da bunların düzenli bir sırada sıralanan on temel ilkesi olduğunu söylerler:
İstemli-İstemsiz
Tek-Çift
Bir-Çok
Sağ-Sol
Erkek-Dişi
Duran-Hareket eden
Doğru-Eğri
Aydınlık-Karanlık
İyi-Kötü
Kare-Dikdörtgen
Astronomi :
Pisagorcuların bilim alanında en büyük başarıları astronomidedir. İlk defa olarak yeri, evrenin merkezi olmaktan çıkarmışlar, onu küre şeklinde düşünmüşler ve yerin, evrenin ortasındaki görünmeyen merkezi ateşin etrafında dolandığını söylemişlerdir. Merkezi ateşin etrafında batıdan doğuya olmak üzere on tane gök cismi Sphairoslara (= saydam kürelere) takılmış olarak dönmektedir: Yer, karşıyer (bunu da göremeyiz), güneş, ay, o zaman bilinen beş gezegen ile duran yıldızlar gökü. Güneş tutulması, ay, yer ile güneşin arasına girince; ay tutulması da yerin ya da, karşı yerin gölgesi ay üzerine düşünce olur. Bütün hızla giden şeyler bir ses çıkarırlar, dolayısıyla yıldızlar da bir ses çıkarırlar; bu sesin yüksekliği, yıldızın merkezinin ateşe olan uzaklığıyla orantılıdır. Böylece, göklerin de bir musikisi vardır, ama bunu sıradan ölümlüler işitemezler.
Bir dik açılı üçgende dik kenarların her birinin uzunluklarının karelerinin toplamları, dik açının karşısındaki kenar olan hipotenüsün uzunluğunun karesine eşittir. Bu teoremin matematiksel formülle gösterimi şöyledir: c2 = a2+ b2
Bir anlatıya göre;
"Bir gün sopayla dövülen bir eniğin yanından geçerken ona acımış ve şöyle demiş: Dur, vurma! Çünkü o sevdiğim bir adamın ruhu, bağırışını duyunca onu tanıdım."
Ezoterizm'de Pisagor büyük inisiyelerden biri olarak kabul edilir. Delphoi’te, Mısır’ın Teb ve Memfis kentlerinde ve Babil’de bulunmuş olan Pisagor, inisiyatik eğitim aldıktan ve uzun gezilerinden sonra, Taranto Körfezi’nin uç noktasındaki bir Dor site-devlet’i olan Croton’da (Crotona) bir enstitü açarak kendi ezoterik ekolünü kurmuştur. İnisiyatik niteliğinin yanı sıra bilimler akademisi niteliği taşıyan bu enstitüde dinler ve manevi bilimlerin yanı sıra maddi bilimler (fizik, matematik, siyaset bilimi vs.) de öğretilmekteydi. Pisagor bu bilimlere “insan bilgisinin tümünü kuşatan” anlamında “matemata”lar adını vermişti ki, bilindiği gibi, matematik sözcüğü bu terimden doğmuştur.
Pisagor’a göre, tüm felsefe ve dinlerde hakikatin (verite) dağınık ışınları yer almaktaysa da, bu ışınların merkezi ezoterik doktrindi. Ayrıca hakikate ulaşmada öncelikle “sezgi” gerekliydi, gözlem ve muhakeme yeterli değildi.
PİSAGORCULUK :
Pisagorculuk (İngilizce: Pythagoreanism), Pisagor ve takipçileri tarafından Sicilya'da uygulamaya koyulmuş ezoterik ve metafizik inançlar içeren felsefi bir öğretidir. İlk Pisagorcuların benzeri görüşlerini benimseyen daha sonraki oluşumlar Yeni Pisagorculuk terimi altında ele alınır. İlk dönem Pisagorculuk, Homeros-Hesiodosçu kültten ayrılan bir dini cemaat olarak görülebilir. Bu cemaatin birtakım sıkı kuralları bulunmaktaydı. Bir yere girerken önce sağ ayakla adım atmak, fasulye yemekten kaçınmak, beyaz horozlara dokunmamak ve tapınaklara ayakkabı ile girmemek, bu sıkı kurallardan bazılarıydı. Arınma ayinleri uygular ve ruhlarının tanrılar arasında yüksek bir dereceye erişmesi için geliştirilmiş çeşitli yaşam kurallarını takip ederler. İnanç ilkeleriyse, sayıların nesnelerin gerçek doğasını oluşturduğuna ve ruh göçüne inanmaktır. İnanç ilkeleri o kadar sağlamdır ki √2 sayısını bulan Hippasos'un acı bir akıbete uğradığı düşünülmektedir. Cemaate kadınların da katılabiliyor olması Antik Yunan anlayışına ters düşmesi bakımından önemlidir.
Pisagorcuların kullandığı önemli bir dînî simge, Empedokles'in maddeyi bir araya getiren unsurlarla ilgili teorisiyle ilişkili olduğuna inanılan beş köşeli yıldız (İngilizce: pentagram) sembolüydü.Empedokles, Parmenides, Sokrates, Platon gibi Yunan filozofları etkilemesinin yanında İslam felsefesinde İhvan-ı Safa tabir edilen grubun temellerini oluşturan felsefi akımdır.
PİSAGOR İNİSİYASYONU :
Pisagor inisiyasyonu, Pisagor’un Güney İtalya’daki bir Dor site-devlet’i olan Croton’da uyguladığı inisiyasyon biçimidir.
Sınavlardan bazıları :
Pisagor inisiyasyonunda adayların geçirdiği sınavlar, ölümle sonuçlanabilen Mısır inisiyasyonundakilere kıyasla daha yumuşatılmış sınavlar olarak bilinirler. Bu sınavlardan ilki içinde hayaletlerin dolaştığına inanılan bir mağarada geceyi tek başına geçirmekti. Sınavı rededdenler veya mağaradan sabahı beklemeden kaçanlar, kapı dışarı edilir ve ikinci sınava alınmazlardı. Sonraki sınav sembol çözme sınavı olarak bilinir. Aday yarım günlüğüne tek başına bir odaya kapatılır, kendisinden söylenen sembolün ne anlama geldiğini çözmesi istenirdi (örneğin üçgenli daire). Daha sonra adayı “tahriklere rağmen kendine hakim olabilme” sınavı beklerdi. Bu sınavda, çömezler, kendilerine de daha evvel yapılmış olduğu gibi, kasıtlı olarak, adayı kızdırmaya, onunla alay etmeye, gururunu kırıcı sözlerle onu küçük düşürmeye çalışırlardı
İLK AŞAMA :
Sınavları başarıyla geçenler, inisiyatik eğitimin birkaç yıl süren ilk aşamasına kabul edilirlerdi. Bu ilk aşamada inisiye adayları yalnızca dinlemek zorundaydılar; öğretmenlerine itiraz hakları olmadığı gibi, öğrettikleri hakkında öğretmenleriyle tartışmaya girme hakları da yoktu. Aldıkları bilgileri aynen kabullenip, bu bilgiler üzerinde tefekkür (uzun uzun düşünme, derin düşünme) yapmalıydılar. Bu ilk aşamanın çömezlerine bu yüzden “dinleyenler” adı verilmiş ve bu ilke, parmağını “sus!” anlamında ağzına götürmüş “sükut müzü” heykeliyle simgelenmiştir. Bu ilk aşamadaki yöntemler, adayda “sezgi kapısı”nı aralamaya yönelik yöntemlerdi. Kendilerinden ikişerli grup oluşturmaları istendiklerinden her çömez kendisine bir arkadaş bulmak zorundaydı. Verilen bilgileri başkalarına açıklayıp açıklamadıklarının sıkı bir şekilde kontrol edildiği bu aşamadaki çömezlere derin bilgiler pek fazla verilmemekle birlikte, evrensel yasalar, imajinasyon denetlemesi, nefis denetlemesi ve psişik yetenekler hakkındaki temel teorik bilgiler kısmen verilirdi. Kimileri bu aşamadakileri “dış halka” olarak nitelendirir.
İKİNCİ AŞAMA :
Çömezler (novice) “altın gün”ü geçirdiklerinden sonra ikinci aşamaya geçtiklerinde nomoteth veya “matematikçi” unvanını alırlardı. Bu aşama hem teorik olarak öğrenilenlerin kısmen uygulandığı (adayın yüksek şuur hallerini, görünmez alemi deneyimlemesi) hem de daha derin bilgilerin alındığı aşamaydı. Bu aşamadaki adayların aldıklar bilgiler, genelde ruh, ruhsal gelişim, geometrik sembolizm, harflerin gizemi ve nümeroloji alanlarını kapsardı. Nomoteth’lere bu bilgilerin verildiği dairesel “Müzler tapınağı”nda her biri bir bilimi simgeleyen dokuz müz heykeli bulunurdu. Bu heykellerin ortasında ise, sol eliyle bir meşale tutup sağ eliyle göğü (ilahi ateş sembolizmi) gösteren ilahe Vesta’nın (Hestia) heykeli bulunurdu. Bu müzlerden üçü, astronomi ve astroloji müzü Uraniye, kehanet ve öte-alem biliminin müzü Polimniya ve sürekli olarak tekrar doğma ve doğum-ölüm biliminin müzü Melpomen olarak bilinir.
ÜÇÜNCÜ AŞAMA :
Üçüncü aşamaya geçenlerin eğitimi Persephone heykelinin bulunduğu Seres tapınağının terasında geceleri yapılırdı. Bu son aşamada verilen ezoterik bilgiler kozmogoni, evrenin yapısı, insan ruhunun insanlık aşamasına gelinceye değin geçirdiği aşamalar, dünyanın geçmiş devreleri gibi konuları kapsardı.
Bu inisiyasyonda temizliğe çok önem verilirdi. İnisiye adayları erkeklerden ibaret değildi, onlara dışarıdakilerle (avam-ı beşer) değil, birbirleriyle evlenmeleri tavsiye edilirdi.
Evet bu forumun sonuna geldik.. wikipedia pisagor hakkında birçok siteden daha güvenilir ve çeşitli bilgiler sunan tek siteydi bu sebeple referansım sadece wikipedia'dır. Bundan sonraki yazımda görüşmek üzere kendinize iyi bakın. :)
KAYNAKÇALAR
Ana Kaynakça: (https://tr.wikipedia.org/wiki/Pisagor)
Diğer kaynakçalar : (https://tr.wikipedia.org/wiki/Pisagorculuk) - (https://tr.wikipedia.org/wiki/Pisagor_inisiyasyonu)
Sisamlı Pisagor[a] (Pythagóras ho Sámios; MÖ 570 – MÖ 495), Antik İyonya'nın en ünlü düşünürlerinden birisidir. Yunan düşünür ve Pisagorculuğun kurucusudur. Siyasal ve dinsel öğretilerini daha çok Magna Graecia'da yayan Pisagor, önce Platon ve Aristo'nun felsefelerini sonra ise tüm Batı felsefesini etkiledi. Yaşam öyküsünün çoğu halk efsaneleriyle gölgelendirilmiştir, ancak Sisam adasında bir mücevher oymacısı olan Mnesarchus'un oğlu olduğu neredeyse kesindir.
En popüler önermesi "Pisagor teoremi"dir. Pisagor ve öğrencileri her şeyin matematikle ilgili olduğuna, sayıların son gerçek olduğuna, matematik aracılığıyla her şeyin kestirilebileceğine ve ölçülebileceğine inanmışlardır.
Pisagorun Yaşam Öyküsü :
Pisagor, Yunanistan'daki Sisam Adası'nda doğmuştur. Yüzük taşı yapımcısı Mnesarkhos'un oğludur. İlk eğitimini doğduğu adada almış, daha sonraları ticaret için babasıyla başka şehirlere gitmiştir. Miletli Tales'in öğrencisi olan Pisagor, Tales'in isteği ile dönemin matematikteki öncü ülkesi Mısır'a gitmiş ve Antiphon'un "Erdemde Sivrilenler Üzerine" adlı eserine göre orada Mısır dilini öğrenmiştir.
Döndüğünde Sisam Adası'nın tiranı Polikrates'in baskısı altında olduğunu görünce İtalya'nın güneyindeki bir Yunan kenti olan Crotone'ye gitmiştir. Burada efsanevî şarkıcı Orfeus'un kurduğu Orfeusçuluk etkisinde kalarak gizli bir dinsel topluluk kurmuştur. Kurduğu bu topluluk ile Pisagor, aynı zamanda siyasal bir görev de üstlenmiştir.
Kendilerini matematikçiler (mathematikhoi) olarak adlandıran bu topluluktakiler; kişisel hiçbir şeye sahip olmadan okulda yaşıyor ve "ruh göçü" öğretisi ile et yemiyorlardı. Bu matematikçiler topluluğuna dinleyiciler (akousmatikhoi) olarak adlandırılan öğrencileri de katılıyor, ancak onların et yememe gibi zorunlulukları olmuyordu.
Pisagorculuk Okulu :
Topluluk, hem bir okul hem de bir kardeşlik derneği gibi işlev görüyordu. Pisagor'un öğrencileri kendilerini "Pisagorcular" olarak adlandırıyorlardı. Pisagorcuların iki yüzyıl sonra Öklid'in Ögeler adlı eserinde yazdığı aksiyomatik geometrinin başlangıcında etkileri olmuştur.
Pisagorcuların kuralları çiğnenmesi durumunda cezasının ölüm olduğu sessizlik kuralları vardı. Çünkü bir insanın sözlerini genellikle dikkatsizce söylediğine inanıyorlardı, bir insan eğer ne söyleyeceği konusunda kuşku duyarsa susmalıydı. Diğer bir kural ise, acısı çoğalırken bir adama acısını unutması konusunda ısrar etmemekti, çünkü kaygısızlığı desteklemek büyük bir suçtu. Ayrıca Pisagorcular biri evden çıktığında öfke onun uşağı olmasın diye geri dönmemesini söylerlerdi. Bu aksiyom onlara matematik, tanrı ve evren konusunda hiçbir şeyi öğrenmemenin yine bunlar hakkında çok az bir şey bilmekten daha iyi olduğunu anlatıyordu.
Pisagorcular ikiye ayrılıyordu: Matematikçiler ve dinleyiciler. Matematikçiler daha ayrıntılı bir eğitim görürken, dinleyiciler Pisagor'un yazılarının özetlerini duyabiliyorlardı. Dinleyicilerin Pisagor'u görmeye ve tapımın sırlarını öğrenmeye izinleri yoktu. Genelde davranış kurallarını ve erdemi öğreniyorlardı.
Pisagor, kadınların bir eşya gibi görüldüğü ve işlerinin sadece evi yönetmek olduğu bir zamanda onların toplulukta eşit şekilde çalışmalarına izin verdi. Orfeusçu tapımın üyesi olan Brontinus'un kızı ve Pisagor'un eşi olan Theano da bir matematikçiydi.
ESKİ PİSAGORCULAR : Himeralı Petron , Metapontlu Hippasos , Krotonlu Alkmaion
GENÇ KUŞAK PİSAGORCULAR : Krotonlu Philolaos , Tarentli Arkhytas
PİSAGORCULUK’TA SAYI :
Bir anlatıya göre demirciler çalışırken örslerinden çıkan sesi duyan Pisagor bunun çok uyumlu olduğunu düşünmüş ve "Doğa kanunları buna izin veriyorsa bu kanunlar matematikseldir." demiştir. Bundan hareketle, notaların matematiksel formüllere dönüştürülebileceğini keşfetmiştir. Böylece matematik ve müzik arasında bağlantı kurmuştur. Ayrıca ses perdesi ile tel uzunluğu arasında bir ilişki olduğunu bulmuştur. Daha sonra bir Monokord, yani tek telli bir çalgı üzerinde telin uzunluğunu belli oranlarda değiştirdiğinde bugünkü oktav (gam dizisinde sekiz notalık ses aralığı), quint (gam dizisinde beş notalık ses aralığı) ve quart'ı (gam dizisinde dört notalık ses aralığı) bulmuştur. Bunların ise gergin tel üzerinde sırasıyla 1/2, 2/3 ve 3/4'lük aritmetik oranlarla ifade edilen uzunluklara karşılık olduğunu ortaya koymuştur. Böylece ilk dört sayı (1, 2, 3, 4) ve onlar arasındaki oranlarla o zamana kadar müzisyenlerin bile zor farkına varabildiği ses aralıklarının kesin ve matematiksel bir dille ifade edilebilir olduğunu keşfetmiştir. Ondan sonrakiler sayı oranlarında seslerin gizli bağlantılarını aramaya girişip bir sesin niteliği ile ses dizisindeki yerini bu sese karşılık olan sayının niteliği ve sayılar dizisindeki yeri ile bir tutmuşlardı. Matematik ile böylesine yakından uğraşan Pisagorcular, sayılardan edindikleri bilgileri genelleştirerek sayıları bütün varlığın ilkeleri (arkhe) yapmışlardır.
Bir sayısı temel sayıdır. Tek ve çift sayıları meydana getirendir. Sayıların ve varlıkların sonsuz dizisi "bir"den çıkar. İki türlü bir vardır: İlki, bütün sayılar (varlıklar) zincirinin içinden çıktığı ve sonuç olarak da onları içeren, kuşatan, özetleyen, karşıtı olmayan "mutlak bir"dir. Bütün varlıkların değişmez ilkesi ve ebedî kaynağı, sarsılmaz ilkesidir.
İki sayısı dişiliği ve doğanın bu dişilikten geldiğini ifade eder. Üç sayısı uyum ve düzenle maddenin içerdiği üçlü öğeyi temsil eder. Bu sayı, başlangıcı, ortası ve sonu olan ilk rakamdır, yetkin bir sayıdır. Dört tanrısal gücü simgeler. İlk çift sayı olan "iki"nin kendisi ile çarpımından elde edilen bu sayı adaletin de simgesidir. Beş sayısı evliliğin simgesidir. Altı organik ve hayati varlıkların türlü şekillerini gösterir. Burada dişilik ilkesi olan (2), erkeklik ilkesi olan (3), mutlak (1) ile birleştiği için soyların devamını da gösterir. Yedi sayısı kritik sayıları temsil eder. Örneğin, yedi günlük, yedi aylık ya da yedi yıllık dönemlerin varlıkların gelişiminde baskın rolleri vardır. Sekiz sayısı akıl, ahlak ve erdemin temsilcisidir. Dokuz sayısı mutlak Bir ayrı tutulacak olursa ilk tek sayı Üç'ün karesidir. O da Dört sayısı gibi adaleti temsil eder.
On sayısı, yetkin bir sayıdır. Her şey ondan çıkar. Yaşamın ilkesi ve yol göstericisidir. Göksel ve tanrısal olduğu kadar insanidir. Eğer "on"lu olmasaydı her şey belirsizlik içinde ve karanlıkta kalırdı. Bütün sayıların temelidir. On sayısının içinde ilk olarak eşit sayıda tekler ve çiftler bir araya gelmiştir (1, 3, 5, 7, 9 ve 2, 4, 6, 8, 10).
Sayıların Kullanım Adları :
"Onlardan bazıları da bunların düzenli bir sırada sıralanan on temel ilkesi olduğunu söylerler:
İstemli-İstemsiz
Tek-Çift
Bir-Çok
Sağ-Sol
Erkek-Dişi
Duran-Hareket eden
Doğru-Eğri
Aydınlık-Karanlık
İyi-Kötü
Kare-Dikdörtgen
Astronomi :
Pisagorcuların bilim alanında en büyük başarıları astronomidedir. İlk defa olarak yeri, evrenin merkezi olmaktan çıkarmışlar, onu küre şeklinde düşünmüşler ve yerin, evrenin ortasındaki görünmeyen merkezi ateşin etrafında dolandığını söylemişlerdir. Merkezi ateşin etrafında batıdan doğuya olmak üzere on tane gök cismi Sphairoslara (= saydam kürelere) takılmış olarak dönmektedir: Yer, karşıyer (bunu da göremeyiz), güneş, ay, o zaman bilinen beş gezegen ile duran yıldızlar gökü. Güneş tutulması, ay, yer ile güneşin arasına girince; ay tutulması da yerin ya da, karşı yerin gölgesi ay üzerine düşünce olur. Bütün hızla giden şeyler bir ses çıkarırlar, dolayısıyla yıldızlar da bir ses çıkarırlar; bu sesin yüksekliği, yıldızın merkezinin ateşe olan uzaklığıyla orantılıdır. Böylece, göklerin de bir musikisi vardır, ama bunu sıradan ölümlüler işitemezler.
Tetraktys :
Pisagorcuların simgesi Tetraktystir. Bir sayının geometrideki karşılığı noktadır. İki nokta yan yana getirildiğinde ise bir doğru ya da çizgi elde edilir. Bu da İki sayısının karşılığıdır ve artık elimizde uzunluğu olan bir şekil vardır. Üç sayısı ise üçgene karşı gelir ve düzlemi temsil eder. Dört sayısı dört yüzlü bir şeklin karşılığı olup artık, ortaya bir nesne çıkmıştır.Pisagor Teoremi :
Ana madde:Bir dik açılı üçgende dik kenarların her birinin uzunluklarının karelerinin toplamları, dik açının karşısındaki kenar olan hipotenüsün uzunluğunun karesine eşittir. Bu teoremin matematiksel formülle gösterimi şöyledir: c2 = a2+ b2
Ruh göçü öğretisi :
Herodot'un bizlere aktardığına göre; ruh göçü öğretisini, Pythagoras Mısır' dan alıp, Yunan dünyasına ithal etmemiştir. Çünkü Mısır' da ruhun ölümden sonra varlığını sürdürdüğü fikri mevcut olmakla birlikte, onun bedenden bedene dolaştığı fikri mevcut değildir. Bu öğretiye göre; ruh ölümsüzdür, insanın bu dünyada işlemiş olduğu kötülüklerin veya yapmış oldukları iyiliklerin sonucu olarak insanın ölümünden sonra değerce daha aşağı veya daha yukarı varlıkların bedenlerine göç eder. Böylece o sürekli bir yeniden doğuşlar çarkı na tabi olur. Ancak insanın çok dürüst, çok erdemli bir hayat sürmesi sonucunda bu doğuş çarkından kurtulması, saf hale gelmesi, ana vatanına, yani tanrısal alana dönmesi mümkün olur.Bir anlatıya göre;
"Bir gün sopayla dövülen bir eniğin yanından geçerken ona acımış ve şöyle demiş: Dur, vurma! Çünkü o sevdiğim bir adamın ruhu, bağırışını duyunca onu tanıdım."
Eserleri :
Bildiğimiz kadarıyla Pisagor, öğretilerini sözle yaymıştır. Onunla ve öğretileriyle ilgili bilgileri, öğrencilerinin yazılarından alıyoruz. Fakat Diogenes Laertios'un eserinde belirttiği üzere, Pisagor'un da eserleri vardır:
"Bazıları Pythagoras'ın bir tane dahi yazılı eser bırakmadığını söylerler, ama bu doğru değildir. Doğa düşünürü Herakleitos neredeyse avaz avaz bağırarak şöyle diyor: "Mnesarkhos oğlu Pythagoras araştırma çalışmalarında bütün insanları aşmıştır ve bu yazılarından seçme yaparak, büyük bilgi ve kurnazlığa dayalı kendi bilgeliğini oluşturmuştur." Böyle söylüyor, çünkü Pythagoras Doğa adlı eserine şu sözle başlıyor: "Soluduğum hava adına, içtiğim su adına, bu eserimle ilgili herhangi bir yergiye katlanamayacağım."
Pisagor ezoterizmi :
Ezoterizm'de Pisagor büyük inisiyelerden biri olarak kabul edilir. Delphoi’te, Mısır’ın Teb ve Memfis kentlerinde ve Babil’de bulunmuş olan Pisagor, inisiyatik eğitim aldıktan ve uzun gezilerinden sonra, Taranto Körfezi’nin uç noktasındaki bir Dor site-devlet’i olan Croton’da (Crotona) bir enstitü açarak kendi ezoterik ekolünü kurmuştur. İnisiyatik niteliğinin yanı sıra bilimler akademisi niteliği taşıyan bu enstitüde dinler ve manevi bilimlerin yanı sıra maddi bilimler (fizik, matematik, siyaset bilimi vs.) de öğretilmekteydi. Pisagor bu bilimlere “insan bilgisinin tümünü kuşatan” anlamında “matemata”lar adını vermişti ki, bilindiği gibi, matematik sözcüğü bu terimden doğmuştur.
Pisagor’a göre, tüm felsefe ve dinlerde hakikatin (verite) dağınık ışınları yer almaktaysa da, bu ışınların merkezi ezoterik doktrindi. Ayrıca hakikate ulaşmada öncelikle “sezgi” gerekliydi, gözlem ve muhakeme yeterli değildi.
PİSAGORCULUK :
Pisagorculuk (İngilizce: Pythagoreanism), Pisagor ve takipçileri tarafından Sicilya'da uygulamaya koyulmuş ezoterik ve metafizik inançlar içeren felsefi bir öğretidir. İlk Pisagorcuların benzeri görüşlerini benimseyen daha sonraki oluşumlar Yeni Pisagorculuk terimi altında ele alınır. İlk dönem Pisagorculuk, Homeros-Hesiodosçu kültten ayrılan bir dini cemaat olarak görülebilir. Bu cemaatin birtakım sıkı kuralları bulunmaktaydı. Bir yere girerken önce sağ ayakla adım atmak, fasulye yemekten kaçınmak, beyaz horozlara dokunmamak ve tapınaklara ayakkabı ile girmemek, bu sıkı kurallardan bazılarıydı. Arınma ayinleri uygular ve ruhlarının tanrılar arasında yüksek bir dereceye erişmesi için geliştirilmiş çeşitli yaşam kurallarını takip ederler. İnanç ilkeleriyse, sayıların nesnelerin gerçek doğasını oluşturduğuna ve ruh göçüne inanmaktır. İnanç ilkeleri o kadar sağlamdır ki √2 sayısını bulan Hippasos'un acı bir akıbete uğradığı düşünülmektedir. Cemaate kadınların da katılabiliyor olması Antik Yunan anlayışına ters düşmesi bakımından önemlidir.
Pisagorcuların kullandığı önemli bir dînî simge, Empedokles'in maddeyi bir araya getiren unsurlarla ilgili teorisiyle ilişkili olduğuna inanılan beş köşeli yıldız (İngilizce: pentagram) sembolüydü.Empedokles, Parmenides, Sokrates, Platon gibi Yunan filozofları etkilemesinin yanında İslam felsefesinde İhvan-ı Safa tabir edilen grubun temellerini oluşturan felsefi akımdır.
PİSAGOR İNİSİYASYONU :
Pisagor inisiyasyonu, Pisagor’un Güney İtalya’daki bir Dor site-devlet’i olan Croton’da uyguladığı inisiyasyon biçimidir.
Sınavlardan bazıları :
Pisagor inisiyasyonunda adayların geçirdiği sınavlar, ölümle sonuçlanabilen Mısır inisiyasyonundakilere kıyasla daha yumuşatılmış sınavlar olarak bilinirler. Bu sınavlardan ilki içinde hayaletlerin dolaştığına inanılan bir mağarada geceyi tek başına geçirmekti. Sınavı rededdenler veya mağaradan sabahı beklemeden kaçanlar, kapı dışarı edilir ve ikinci sınava alınmazlardı. Sonraki sınav sembol çözme sınavı olarak bilinir. Aday yarım günlüğüne tek başına bir odaya kapatılır, kendisinden söylenen sembolün ne anlama geldiğini çözmesi istenirdi (örneğin üçgenli daire). Daha sonra adayı “tahriklere rağmen kendine hakim olabilme” sınavı beklerdi. Bu sınavda, çömezler, kendilerine de daha evvel yapılmış olduğu gibi, kasıtlı olarak, adayı kızdırmaya, onunla alay etmeye, gururunu kırıcı sözlerle onu küçük düşürmeye çalışırlardı
İLK AŞAMA :
Sınavları başarıyla geçenler, inisiyatik eğitimin birkaç yıl süren ilk aşamasına kabul edilirlerdi. Bu ilk aşamada inisiye adayları yalnızca dinlemek zorundaydılar; öğretmenlerine itiraz hakları olmadığı gibi, öğrettikleri hakkında öğretmenleriyle tartışmaya girme hakları da yoktu. Aldıkları bilgileri aynen kabullenip, bu bilgiler üzerinde tefekkür (uzun uzun düşünme, derin düşünme) yapmalıydılar. Bu ilk aşamanın çömezlerine bu yüzden “dinleyenler” adı verilmiş ve bu ilke, parmağını “sus!” anlamında ağzına götürmüş “sükut müzü” heykeliyle simgelenmiştir. Bu ilk aşamadaki yöntemler, adayda “sezgi kapısı”nı aralamaya yönelik yöntemlerdi. Kendilerinden ikişerli grup oluşturmaları istendiklerinden her çömez kendisine bir arkadaş bulmak zorundaydı. Verilen bilgileri başkalarına açıklayıp açıklamadıklarının sıkı bir şekilde kontrol edildiği bu aşamadaki çömezlere derin bilgiler pek fazla verilmemekle birlikte, evrensel yasalar, imajinasyon denetlemesi, nefis denetlemesi ve psişik yetenekler hakkındaki temel teorik bilgiler kısmen verilirdi. Kimileri bu aşamadakileri “dış halka” olarak nitelendirir.
İKİNCİ AŞAMA :
Çömezler (novice) “altın gün”ü geçirdiklerinden sonra ikinci aşamaya geçtiklerinde nomoteth veya “matematikçi” unvanını alırlardı. Bu aşama hem teorik olarak öğrenilenlerin kısmen uygulandığı (adayın yüksek şuur hallerini, görünmez alemi deneyimlemesi) hem de daha derin bilgilerin alındığı aşamaydı. Bu aşamadaki adayların aldıklar bilgiler, genelde ruh, ruhsal gelişim, geometrik sembolizm, harflerin gizemi ve nümeroloji alanlarını kapsardı. Nomoteth’lere bu bilgilerin verildiği dairesel “Müzler tapınağı”nda her biri bir bilimi simgeleyen dokuz müz heykeli bulunurdu. Bu heykellerin ortasında ise, sol eliyle bir meşale tutup sağ eliyle göğü (ilahi ateş sembolizmi) gösteren ilahe Vesta’nın (Hestia) heykeli bulunurdu. Bu müzlerden üçü, astronomi ve astroloji müzü Uraniye, kehanet ve öte-alem biliminin müzü Polimniya ve sürekli olarak tekrar doğma ve doğum-ölüm biliminin müzü Melpomen olarak bilinir.
ÜÇÜNCÜ AŞAMA :
Üçüncü aşamaya geçenlerin eğitimi Persephone heykelinin bulunduğu Seres tapınağının terasında geceleri yapılırdı. Bu son aşamada verilen ezoterik bilgiler kozmogoni, evrenin yapısı, insan ruhunun insanlık aşamasına gelinceye değin geçirdiği aşamalar, dünyanın geçmiş devreleri gibi konuları kapsardı.
Bu inisiyasyonda temizliğe çok önem verilirdi. İnisiye adayları erkeklerden ibaret değildi, onlara dışarıdakilerle (avam-ı beşer) değil, birbirleriyle evlenmeleri tavsiye edilirdi.
Evet bu forumun sonuna geldik.. wikipedia pisagor hakkında birçok siteden daha güvenilir ve çeşitli bilgiler sunan tek siteydi bu sebeple referansım sadece wikipedia'dır. Bundan sonraki yazımda görüşmek üzere kendinize iyi bakın. :)
KAYNAKÇALAR
Ana Kaynakça: (https://tr.wikipedia.org/wiki/Pisagor)
Diğer kaynakçalar : (https://tr.wikipedia.org/wiki/Pisagorculuk) - (https://tr.wikipedia.org/wiki/Pisagor_inisiyasyonu)