Ruhun Geldiği Yer

Gerilim düşüncenin kendisidir. Örnek verecek olursak bir tehlike anında zihnimiz daha iyi çalışır. Fikirleri hızlı ve yerinde üretir. Düşüncenin tözü görünmez ve gizli bir gerilimden oluşur. Bu bize düşünmeyi sağlar. Bu gerilim yani düşünme fiili nereden gelmiştir. Elbet evrende ilk önce maddeler var oldu. Allah maddeye düzen verdi. Bu düzenin sürekli olması için onu yönetecek maddeye üst bir ruh verdi. Elbet ruh bilgi olmasa varlığından söz edilemez. Bilgi bir kutsal ışıktır. Allah galaksileri ve yıldızları yarattı. Ve bazı yıldız ve galaksiler yok oldu. Bu yok oluş esnasında maddenin tözünden ruhu ayrıldı. Bunlar bağımsız ışık zerrecikleriydi. O ışık zerrecikleri galaksilerin ve yıldızların yok oluşu esnasında tözleri yüksek bir gerilim ile eğrildiler. Ve bağımsız ışık zerreciklerinin kazandığı bu yüksek gerilim ile bir bilince kavuşmuş oldular.

O ışık zerrecikleri önce boş uzayda yaşama uyum sağladılar. Ve bilinçleri onları yaşayan bir gezegenlere çekti. Işık zerrecikleri bu sefer gezegenlere uyum sağladılar. O ışık zerrecikleri zamanla yaşayan gezegende kendilerine ruh bedenleri oluşturdular. Ve yaratıcı onları bir bedene giydirdi. O ışık zerreciklerinin çoğu yaşam cazibesine kapılıp hayvan bedenlerine girdiler. Bekleyenleri ise zamanla bilinç eğire eğire insanlara yaklaştılar. Ve isabetlerini oluşturup insan bedenlerine girdiler. Artık o ışık zerrecikleri hep insan kaldılar. Çünkü onlar yaşam cazibelerine kapılmayıp zihinleri onları gelişmiş bir zihne yaklaştırmıştı. Bu ışık zerreciklerini görmek mümkündür. Gözlerimizi hafif kısarak gök yüzü boşluğuna hareket etmeden ve yerimizde sabit bir şekilde bakarsak, kalem ucu kadar küçük zerreciklerin sağa, sola, yukarıya, aşağıya hareket ettiklerini görebiliriz. İşte onlar yaşamda zihin taşıyan varlıklardır. Ve gözlerimizden bakan o kişi bir ışık zerreciğidir.
 
Üst