cecey
Üye
Sevgili hayat: Ben ilk defa ne olacağını bilmiyorum. Genelde tam tersi olur.
23 Yaşımda hiçbir şeyden emin olmadığım bir yolculuğa çıkıyorum.
Sonunu kestiremiyorum. Başını da zaten hatırlamıyorum.
Çok uzun zaman sonra ölümün kıyısında ki heyecandan bile daha yoğun bir şeyler hissediyorum.
Gecenin karanlığıyla bütünleşmiş burada önümdeki defterim hariç her şey bulanık.
Sanki gri Ağaçlar, kanat açmış kargalar sağımda solumda
Sürekli bir acı lifiyle birbirine eklenen günler.
Çok çalışmak la boşa kürek çekmeği karıştırmamak lazım bu günlerde.
Kafamın içinde kan sızlıyor ve çatallanıyor kök gibi
Bağışla beni defterim, donuk bir boğuntunun içindeyim bu gece.
Işıklı yapraklarla süslenmiş bir yılbaşı ağacıdır yaşam
Bana gölgesine uzanıp da yatmak henüz düşmedi.
Bunca Zaman öyle çok pahalı Yalanlar söyledim ki!
Neden hep başkalarının hesabına, bilmiyorum.
Atamıyorum bu vicdan azabını üzerimden.
Sevgili yaşam bir kez daha bağırıyorum küfrediyorum sana!
Sesim son istasyona ulaşmaya çabalayan, geç kalmış bir tren gibi şu an
Ve diyorum ki sana: özür dilerim.
Saatler bozuk para, Dostluklar saniye gibi harcanıyor.
Bunca zaman ,bunca yıl sanki bir anda yaşandı ve bitti.
Benim için sadece şu an var.
Biletimde bütün dünyadaki istasyonların adı var.
Ama yanımda sen yoksan tek bir istasyon kalıyor gideceğim.
Zaten hayat bir yolculuk, tek yol bilet Değil mi?
Tek yolcusuyum nereye gideceği belli olmayan
Uçuruma düşecekmiş gibi duran bu trenin içinde.
Kötü bir tren benimkisi. Paslı, Hurda, Yamalı.
Sen bunları okurken bende yağmurun her damlasına bir ad verdim.
Ve ezberledim onların adını.
Sevgili yaşam senin bana verdiğin gecede
Ben unuttum nereye gittiğimi
Alkolle birlikte başım önüme eğik bir şeyler karalıyorum defterime.
Rüzgârın, yağmurun damlalarını savurup trenimin camına vuruşlarını izliyorum.
Her birisine isim verdiğim o yağmur damlalarının ölüşünü izliyorum. Dostlarım gibi.
Ufka bakıyorum arada ve birlikte yaşayabileceğimiz güzel günler geliyor aklıma.
Ama bilir misin gelen benim için gelmiyor gideni de ben! Tanımıyorum.
Bir çocuk saçı uçuyor tufanda ve her teli
Kapılara pencerelere parmaklık oluyor.
Dostluk, insanlık, merhamet gitgide evet onlar bile çekip gidiyor
Boş bir sokağa ad olmuş gibi.
Ben, zavallı ben parmak uçlarımdan sokaklara bulaşan bir uyuşmayla
Öylece duruyorum ama dimdik ayaktayım.
Derinleşsem bir uçurum olurdum şimdiye kadar.
Ama ben gökdelen olmayı seçtim.
Gözlerinden öpüyorum seni bir daha görüşelim diye.
Sen yağmurun sessiz çığlığına kulak verdiğinle, ben yağmurla seviştiğimle kalırım.
Seninle daha çok sohbet etmeyi isterdim ama ben konuştukça yanlış anlaşılıyorum.
Zamanımın sonuna yaklaşıyorum özür dilerim
Trenim son durağına geldi.
cecey
23 Yaşımda hiçbir şeyden emin olmadığım bir yolculuğa çıkıyorum.
Sonunu kestiremiyorum. Başını da zaten hatırlamıyorum.
Çok uzun zaman sonra ölümün kıyısında ki heyecandan bile daha yoğun bir şeyler hissediyorum.
Gecenin karanlığıyla bütünleşmiş burada önümdeki defterim hariç her şey bulanık.
Sanki gri Ağaçlar, kanat açmış kargalar sağımda solumda
Sürekli bir acı lifiyle birbirine eklenen günler.
Çok çalışmak la boşa kürek çekmeği karıştırmamak lazım bu günlerde.
Kafamın içinde kan sızlıyor ve çatallanıyor kök gibi
Bağışla beni defterim, donuk bir boğuntunun içindeyim bu gece.
Işıklı yapraklarla süslenmiş bir yılbaşı ağacıdır yaşam
Bana gölgesine uzanıp da yatmak henüz düşmedi.
Bunca Zaman öyle çok pahalı Yalanlar söyledim ki!
Neden hep başkalarının hesabına, bilmiyorum.
Atamıyorum bu vicdan azabını üzerimden.
Sevgili yaşam bir kez daha bağırıyorum küfrediyorum sana!
Sesim son istasyona ulaşmaya çabalayan, geç kalmış bir tren gibi şu an
Ve diyorum ki sana: özür dilerim.
Saatler bozuk para, Dostluklar saniye gibi harcanıyor.
Bunca zaman ,bunca yıl sanki bir anda yaşandı ve bitti.
Benim için sadece şu an var.
Biletimde bütün dünyadaki istasyonların adı var.
Ama yanımda sen yoksan tek bir istasyon kalıyor gideceğim.
Zaten hayat bir yolculuk, tek yol bilet Değil mi?
Tek yolcusuyum nereye gideceği belli olmayan
Uçuruma düşecekmiş gibi duran bu trenin içinde.
Kötü bir tren benimkisi. Paslı, Hurda, Yamalı.
Sen bunları okurken bende yağmurun her damlasına bir ad verdim.
Ve ezberledim onların adını.
Sevgili yaşam senin bana verdiğin gecede
Ben unuttum nereye gittiğimi
Alkolle birlikte başım önüme eğik bir şeyler karalıyorum defterime.
Rüzgârın, yağmurun damlalarını savurup trenimin camına vuruşlarını izliyorum.
Her birisine isim verdiğim o yağmur damlalarının ölüşünü izliyorum. Dostlarım gibi.
Ufka bakıyorum arada ve birlikte yaşayabileceğimiz güzel günler geliyor aklıma.
Ama bilir misin gelen benim için gelmiyor gideni de ben! Tanımıyorum.
Bir çocuk saçı uçuyor tufanda ve her teli
Kapılara pencerelere parmaklık oluyor.
Dostluk, insanlık, merhamet gitgide evet onlar bile çekip gidiyor
Boş bir sokağa ad olmuş gibi.
Ben, zavallı ben parmak uçlarımdan sokaklara bulaşan bir uyuşmayla
Öylece duruyorum ama dimdik ayaktayım.
Derinleşsem bir uçurum olurdum şimdiye kadar.
Ama ben gökdelen olmayı seçtim.
Gözlerinden öpüyorum seni bir daha görüşelim diye.
Sen yağmurun sessiz çığlığına kulak verdiğinle, ben yağmurla seviştiğimle kalırım.
Seninle daha çok sohbet etmeyi isterdim ama ben konuştukça yanlış anlaşılıyorum.
Zamanımın sonuna yaklaşıyorum özür dilerim
Trenim son durağına geldi.
cecey