Göklerin kraliçesi ve Uruk’un koruyucu tanrıçası İnanna, kentine olan sevgisiyle dolup taşmaktadır. Onun hayali, Uruk'u sadece refah dolu bir şehir yapmak değil, aynı zamanda Sümer uygarlığının en gözde merkezi haline getirmektir. Bunu yaparak adını da efsanelere kazımak, ününü tüm diyarlara yaymak ister. İnanna, bu amacına ulaşabilmek için ‘’Tanrıların yüreklerindekini okuyan’’ bilgelik tanrısı Enki’nin yaşadığı kutsal yer olan Eridu’ya gidip ondan bir şeyler ödünç almaya karar verir.
Eridu, Sümer’in kadim toprakları arasında en saygın, en eski şehirlerden biridir, Enki burada Apsu’yu yendikten sonra zapt ettiği tatlı sularla dolu yeraltı aleminin derinliklerinde, Abzu’da yaşar. Tanrıların bile sırlarını bilen, bilmenin ve bilgeliklerin bekçisi olan Enki, aynı zamanda uygarlığın temel yasalarını da elinde tutmaktadır. İnanna bilir ki, eğer Enki'nin sahip olduğu bu kadim bilgileri ve kutsal yasaları bir şekilde Uruk'a getirmeyi başarırsa, kendi kenti herkesin gözünde benzersiz bir yer olacak ve kendisi de tanrıların en yücesi olarak anılacaktır.
Bahsi geçen yasalar, Milerdir. Akadca yazgı tabletleri anlamına gelir. Bu yazıtlardan M ya da Me şeklinde de bahsedildiği görülür. Tanrıları öne çıkaran niteliklerden biri, Mi’ye sahip olmaktı. Mi’ye sahip olan tanrı kozmosun düzeninde hakimiyet kurabiliyordu. Bu yüzden bazı tabletlerde zaman zaman bu tabletlerin çalındığını okuruz. Bu Milerin tanrılarla yapılan bir ziyafet sırasında Enlil’in referans etmesi üzerine Enki’ye verildiği de söylenir.
İnanna Abzu’ya yakalaşırken, onun çekiciliğine kapılır. Kızı adına bir şölen kurmaya niyetlen Enki ulağına seslenir. Bulunan ve çevrilen tabletler bu kısın şöyle aktarılmıştır;
Bu kısım hakkında yapılan yorumlamalar değişken. Metinden geçen içki, ‘şarap’. O dönem asmalar hala evcilleştirilmemişti bu yüzden üzüm şarabı değil. Eğer gerçekten şarap ise hurma şarabıdır. Fakat sümerologlar bira olması gerektiğinden neredeyse emin.
Şaraptan mest olan Enki’nin İnanna’nın cilvesine yenik düştüğü de söylenir. Güç arzusu gayet açık olan İnanna’ya çok ters bir hamle olduğunu söyleyemem. Enki’nin öyle ya da böyle Mi'leri, yüzden fazla ilahi yazıtı İnanna’ya sunmuştur. Bu yazıtların arasında şunlar vardır;
Efendilik, tanrılık, yüce ve sonsuz taç, krallık tahtı, yüce krallık asası, yüce alametler, çobanlık, krallık, sayısız rahiplik görevi, doğruluk, yeraltı dünyasına iniş ve oradan çıkış, “sancak,” tufan, cinsel ilişki ve fahişelik, resmi dil ve konuşma dili, sanat, kutsal kült odaları, “göğün hizmetkârları,” müzik, yaşlılık, kahramanlık ve kudret, düşmanlık, dürüstlük, kentlerin yok edilmesi ve mersiye, yüreğin sevinci, yalan, asi ülke, erdem ve adalet, marangozluk sanatı, metal işçisi, kâtip, demirci, deri işçisi, duvarcı, sepet örücü, bilgelik ve anlayış, arınma, korku ve haykırış, tutuşan alev ve sönen alev, bezginlik, zafer haykırışı, sağduyu, sıkıntılı yürek, yargı ve karar, coşkunluk, müzik aletleri…
İnanna kendisine sunulanları büyük bir zevkle kabul eder. Büyük bir heyecanla bunları alır ve tüm değerli yükünü gök kayığına yükleyerek Uruk’a doğru yola koyulur.
Ancak, şölenin etkisi geçip ayıldığında, Enki bir şeylerin eksik olduğunu fark eder. Kutsal yasaları her zamanki yerlerinde bulamaz ve çevresine bakınarak bunların nerede olduğunu öğrenmeye çalışır. Ulağı İsimud’a sorar, o da Enki’nin bu kutsal armağanları kızı İnanna’ya verdiğini hatırlatır. Bu gerçeği öğrenen Enki, kendisini cömertliğinden ötürü suçlu hisseder ve büyük bir pişmanlık duyar. Kutsal yasalarının Uruk’a ulaşmasını engellemek için hızlıca harekete geçmeye karar verir.
Bu amaçla, ulağı İsimud’u çağırır ve deniz canavarlarıyla birlikte İnanna’yı durdurmak üzere görevlendirir. Onları, Eridu’nun Abzu’sundan Uruk’a giden yolda bulunan yedi mola yerinin ilkine yollar. Burada, deniz canavarlarının İnanna’nın gök kayığına el koyması ve Uruk’a götürmeye çalıştığı bu değerli yükü geri alması planlanır. İnanna’yı ise bu değerli yük olmadan, yolculuğuna yalnızca yürüyerek devam etmek zorunda bırakacaklardır. Enki’nin isimud’a verdiği emirleri ve İsimud’un, babası Enki’yi “Bir eliyle verdiğini ötekiyle alan biri” olarak kınayan İnanna ile konuşmasını içeren kısım şöyledir.
Vezir Ninşubur, tanrıçası İnanna’nın yardım çağrısına derhal karşılık verir ve ona destek olmak için elinden geleni yapar. Ancak Enki, yasalarının Uruk’a ulaşmasını engellemek konusunda oldukça kararlıdır. Bu yüzden ulağı İsimud’u ve onunla birlikte deniz canavarlarını gök kayığını ele geçirmek için yola çıkarır. Onları Eridu ile Uruk arasındaki yedi mola yerinin her birine yönlendirir, böylece İnanna’nın ilerleyişini durdurmayı umut eder. Her durak noktasında, Ninşubur İnanna’nın yardımına koşar, deniz canavarlarının saldırılarını bertaraf eder ve İnanna’nın yolculuğuna devam etmesini sağlar. Bu sadık yardımcının sayesinde, Enki’nin tüm çabalarına rağmen İnanna hedefine doğru ilerlemeyi başarır. En sonunda İnanna ve gök kayığı Uruk’a sağ salim varır. Kent halkı, tanrıçalarının getirdiği bu kutsal armağanları büyük bir sevinçle karşılar. İnanna, halkın düzenlediği coşkulu ziyafetler ve şenlikler arasında, kayıktaki kutsal yasaları birer birer indirir. Uruk halkı, bu yeni bilgeliği ve tanrısal düzeni kucaklayarak kentin refahını ve büyüklüğünü kutlar.
Tabletin bundan sonraki kısmı kırık olduğu için şu anlık devamında Enki'nin ne yaptığı bilinmez. Mi'lerin sadece yazı tabletleri olduğu söylese de bundan daha fazlası olduğunu düşünen mitologlar da mevcut. Kanımca Mi, birkaç yazıdan daha fazlası.
Eridu, Sümer’in kadim toprakları arasında en saygın, en eski şehirlerden biridir, Enki burada Apsu’yu yendikten sonra zapt ettiği tatlı sularla dolu yeraltı aleminin derinliklerinde, Abzu’da yaşar. Tanrıların bile sırlarını bilen, bilmenin ve bilgeliklerin bekçisi olan Enki, aynı zamanda uygarlığın temel yasalarını da elinde tutmaktadır. İnanna bilir ki, eğer Enki'nin sahip olduğu bu kadim bilgileri ve kutsal yasaları bir şekilde Uruk'a getirmeyi başarırsa, kendi kenti herkesin gözünde benzersiz bir yer olacak ve kendisi de tanrıların en yücesi olarak anılacaktır.
Bahsi geçen yasalar, Milerdir. Akadca yazgı tabletleri anlamına gelir. Bu yazıtlardan M ya da Me şeklinde de bahsedildiği görülür. Tanrıları öne çıkaran niteliklerden biri, Mi’ye sahip olmaktı. Mi’ye sahip olan tanrı kozmosun düzeninde hakimiyet kurabiliyordu. Bu yüzden bazı tabletlerde zaman zaman bu tabletlerin çalındığını okuruz. Bu Milerin tanrılarla yapılan bir ziyafet sırasında Enlil’in referans etmesi üzerine Enki’ye verildiği de söylenir.
İnanna Abzu’ya yakalaşırken, onun çekiciliğine kapılır. Kızı adına bir şölen kurmaya niyetlen Enki ulağına seslenir. Bulunan ve çevrilen tabletler bu kısın şöyle aktarılmıştır;
“Gel, ulağım, İsimud, emirlerime kulak ver,Sana bir söz söyleyeceğim, dinle.Genç kız, tek başına, adımlarım Abzu'ya yöneltti,lnanna, tek başına, adımlarını Abzu’ya yöneltti,Genç kızı Eridu’nun Abzu’suna buyur et,Inanna’yı Eridu’nun Abzu’suna buyur et,Yemesi için tereyağlı arpa çöreği ver,Yüreği serinleten soğuk sudan ikram et,Aslan yüzü’ içinde hurma-şarabı sun ona,... onun için ..., onun için ...,Kutsal sofrada, gök sofrasında,Inanna’yı hoş sözlerle karşıla.”isimud efendisinin emirlerini sözcüğü sözcüğüne yerine getirir ve böylece lnanna ile Enki ziyafet sofrasına otururlar, içkiyle keyifleri yerine geldikten sonra, Enki haykırır:“Kudretim adına, kudretim adına,Kutsal lnanna’ya, kızıma, ... armağan edeceğim,Efendiliği, ...liği, tanrılığı, yüce ve sonsuz tacı, krallık tahtını.”
Bu kısım hakkında yapılan yorumlamalar değişken. Metinden geçen içki, ‘şarap’. O dönem asmalar hala evcilleştirilmemişti bu yüzden üzüm şarabı değil. Eğer gerçekten şarap ise hurma şarabıdır. Fakat sümerologlar bira olması gerektiğinden neredeyse emin.
Şaraptan mest olan Enki’nin İnanna’nın cilvesine yenik düştüğü de söylenir. Güç arzusu gayet açık olan İnanna’ya çok ters bir hamle olduğunu söyleyemem. Enki’nin öyle ya da böyle Mi'leri, yüzden fazla ilahi yazıtı İnanna’ya sunmuştur. Bu yazıtların arasında şunlar vardır;
Efendilik, tanrılık, yüce ve sonsuz taç, krallık tahtı, yüce krallık asası, yüce alametler, çobanlık, krallık, sayısız rahiplik görevi, doğruluk, yeraltı dünyasına iniş ve oradan çıkış, “sancak,” tufan, cinsel ilişki ve fahişelik, resmi dil ve konuşma dili, sanat, kutsal kült odaları, “göğün hizmetkârları,” müzik, yaşlılık, kahramanlık ve kudret, düşmanlık, dürüstlük, kentlerin yok edilmesi ve mersiye, yüreğin sevinci, yalan, asi ülke, erdem ve adalet, marangozluk sanatı, metal işçisi, kâtip, demirci, deri işçisi, duvarcı, sepet örücü, bilgelik ve anlayış, arınma, korku ve haykırış, tutuşan alev ve sönen alev, bezginlik, zafer haykırışı, sağduyu, sıkıntılı yürek, yargı ve karar, coşkunluk, müzik aletleri…
İnanna kendisine sunulanları büyük bir zevkle kabul eder. Büyük bir heyecanla bunları alır ve tüm değerli yükünü gök kayığına yükleyerek Uruk’a doğru yola koyulur.
Ancak, şölenin etkisi geçip ayıldığında, Enki bir şeylerin eksik olduğunu fark eder. Kutsal yasaları her zamanki yerlerinde bulamaz ve çevresine bakınarak bunların nerede olduğunu öğrenmeye çalışır. Ulağı İsimud’a sorar, o da Enki’nin bu kutsal armağanları kızı İnanna’ya verdiğini hatırlatır. Bu gerçeği öğrenen Enki, kendisini cömertliğinden ötürü suçlu hisseder ve büyük bir pişmanlık duyar. Kutsal yasalarının Uruk’a ulaşmasını engellemek için hızlıca harekete geçmeye karar verir.
Bu amaçla, ulağı İsimud’u çağırır ve deniz canavarlarıyla birlikte İnanna’yı durdurmak üzere görevlendirir. Onları, Eridu’nun Abzu’sundan Uruk’a giden yolda bulunan yedi mola yerinin ilkine yollar. Burada, deniz canavarlarının İnanna’nın gök kayığına el koyması ve Uruk’a götürmeye çalıştığı bu değerli yükü geri alması planlanır. İnanna’yı ise bu değerli yük olmadan, yolculuğuna yalnızca yürüyerek devam etmek zorunda bırakacaklardır. Enki’nin isimud’a verdiği emirleri ve İsimud’un, babası Enki’yi “Bir eliyle verdiğini ötekiyle alan biri” olarak kınayan İnanna ile konuşmasını içeren kısım şöyledir.
Prens ulağı İsimud’u çağırır,Enki “göğün güzel adı”na konuşur:“Ey ulağım tsimud, ‘göğün güzel adı’m.”"Ey kralım Enki, işte buradayım, sonsuza değin övülen.”“ ‘Gök kayığı’ şimdi nereye vardı?”
“tdal rıhtımına vardı."
“Git, onu deniz canavarlarına yakalattır.”
İsimud em ri yerine getirir, “gök kayığı”na yetişir ve İnanna’ya şöyle der:“Ey kraliçem, beni baban gönderdi,Ey lnanna, beni baban gönderdi,Sözleri yüce babanın,Söylevleri yüce Enki’nin,Ulu sözleri yabana atılmaz."Kutsal lnanna şöyle karşılık verir:“Babam seninle ne konuştu, ne dedi sana?Yabana atılmaması gereken sözleri nedir, rica ederim?“Kralım benimle konuştu,Enki bana dedi ki: ‘Bırak lnanna Uruk’a gitsin,Ama sen, “gök kayığı”nı bana, Eridu’ya geri getir.Kutsal lnanna ulak Isimud’a şöyle der:“Babam, bana verdiği sözden niye vazgeçti, rica ederim,Bana verdiği erdemli sözden niye döndü,Bana verdiği yüce söze niye saygısızlık etti?Babam bana yalan söyledi, yalan söyledi,Kudreti adına, Abzu adına yalan sözler söyledi.”Tam bu sözcükleri söylemişken,Deniz canavarları “gök kayığı”nı ele geçirir.İnanna ulağı Ninşubur’a şöyle der:“Gel, Eanna’nın sadık ulağı,Güzel sözcükler iletenim,Doğru sözcükler taşıyanım,
Elleri asla titremeyen, ayakları asla titremeyen,Gök kayığını ve İnanna’ya armağan edilmiş yasaları kurtar.”
Vezir Ninşubur, tanrıçası İnanna’nın yardım çağrısına derhal karşılık verir ve ona destek olmak için elinden geleni yapar. Ancak Enki, yasalarının Uruk’a ulaşmasını engellemek konusunda oldukça kararlıdır. Bu yüzden ulağı İsimud’u ve onunla birlikte deniz canavarlarını gök kayığını ele geçirmek için yola çıkarır. Onları Eridu ile Uruk arasındaki yedi mola yerinin her birine yönlendirir, böylece İnanna’nın ilerleyişini durdurmayı umut eder. Her durak noktasında, Ninşubur İnanna’nın yardımına koşar, deniz canavarlarının saldırılarını bertaraf eder ve İnanna’nın yolculuğuna devam etmesini sağlar. Bu sadık yardımcının sayesinde, Enki’nin tüm çabalarına rağmen İnanna hedefine doğru ilerlemeyi başarır. En sonunda İnanna ve gök kayığı Uruk’a sağ salim varır. Kent halkı, tanrıçalarının getirdiği bu kutsal armağanları büyük bir sevinçle karşılar. İnanna, halkın düzenlediği coşkulu ziyafetler ve şenlikler arasında, kayıktaki kutsal yasaları birer birer indirir. Uruk halkı, bu yeni bilgeliği ve tanrısal düzeni kucaklayarak kentin refahını ve büyüklüğünü kutlar.
Tabletin bundan sonraki kısmı kırık olduğu için şu anlık devamında Enki'nin ne yaptığı bilinmez. Mi'lerin sadece yazı tabletleri olduğu söylese de bundan daha fazlası olduğunu düşünen mitologlar da mevcut. Kanımca Mi, birkaç yazıdan daha fazlası.
Inanna and Enki in Sumer: An Ancient Conflict Revisited Casey - Rita Anne
"Inanna and Enki" in Geneva: A Sumerian Myth Revisited - Gertrud Farber
On the Interpretation of the Sumerian Myth "Inanna and Enki" - Bendt Alster
Sümer Mitolojisiİ - Samuel Noah Kramer
Ortadoğu Mitolojisiİ - Samuel Noah Kramer
Tarih Sümer'de Başlar - Samuel Noah Kramer
Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sümer'deki Kökeni - Muazzez İlmiye Çığ
"Inanna and Enki" in Geneva: A Sumerian Myth Revisited - Gertrud Farber
On the Interpretation of the Sumerian Myth "Inanna and Enki" - Bendt Alster
Sümer Mitolojisiİ - Samuel Noah Kramer
Ortadoğu Mitolojisiİ - Samuel Noah Kramer
Tarih Sümer'de Başlar - Samuel Noah Kramer
Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sümer'deki Kökeni - Muazzez İlmiye Çığ
Son düzenleme: